Kök Hücre İle Yüz Gençleştirme Ne Zaman Etki Eder?

Kök Hücre İle Yüz Gençleştirme Ne Zaman Etki Eder?
Yayınlama: 02.07.2025
6
A+
A-

Yaşlanmanın etkileri zamanla yüz hatlarında belirginleşir. Özellikle elastikiyet kaybı, cilt altı yağ dokusunun azalması ve cildin matlaşması, kişiyi olduğundan daha yorgun ve yaşlı gösterebilir. Bu süreci tersine çevirmek amacıyla geliştirilen modern tedaviler arasında en dikkat çekici yöntemlerden biri de kök hücre ile yüz gençleştirme uygulamasıdır. Doğal yollarla hücre yenilenmesini teşvik eden bu yöntem, kısa sürede yaygınlaşmış ve kalıcı etkileri sayesinde estetik dünyasında önemli bir yer edinmiştir.

ertanhaber radyo

Tedavi sonrası sabırlı olmak oldukça önemlidir. Çünkü bu işlem herhangi bir dolgu ya da ani şişkinlik sağlayan sentetik malzemelerle yapılmaz. Vücudun kendi dokularından elde edilen hücresel materyallerin aktifleşmesi ve cilt dokusunu yapılandırması zaman alır. Ancak bu bekleyişin sonunda daha sıkı, pürüzsüz ve genç bir yüz hattı elde edilir.

Yüze Kök Hücre Tedavisi Hangi Bölgeler İçin Uygundur?

Yüze kök hücre tedavisi, yüzün birçok farklı bölgesinde uygulanabilen kapsamlı bir işlemdir. En çok tercih edilen alanlardan biri göz çevresidir. İnce kırışıklıkların, kaz ayağı çizgilerinin ve göz altı morluklarının azaltılmasında etkili sonuçlar sunar. Aynı şekilde dudak kenarları, nazolabial bölgeler ve alın çizgileri tedavi kapsamına alınabilir. Bu alanlarda kök hücre bazlı uygulama sayesinde cilt dokusu içten dışa doğru yenilenir.

Yanak bölgeleri, zamanla volüm kaybı yaşayan yüz tiplerinde genç görünüm kazandırmak amacıyla sıklıkla tercih edilir. Bu alana yapılan uygulama ile yüz ovali belirginleşir ve daha canlı bir ifade sağlanır. Ayrıca çene hattı ve boyun bölgesi gibi yaşlanma belirtilerinin hızlı ilerlediği alanlarda da kök hücre bazlı rejenerasyon tedavileri uygulanabilir.

Kök hücre ile cilt gençleştirme, özellikle cilt tonu eşitsizlikleri, gözenek genişlemesi ve elastikiyet kaybına karşı etkili bir çözümdür. Bu yönüyle lazer ve kimyasal peeling gibi yöntemlerle karşılaştırıldığında daha doğal ve kalıcı sonuçlar sunduğu görülmektedir. Çünkü bu tedavide cildin kendi onarım mekanizmaları uyarılır ve sentetik katkılar içermez.