#KuToo Hareketi: Japon Bayanlar Kendilerine Topuklu Ayakkabı Giymeyi Mecburî Kılan Kurallara Baş Kaldırıyor

Devletlerin ve şirketlerin siyasetlerine nazaran şekillenen bu kurallara uymak istemeyen, yalnızca bu sebeple meslek planını farklı çizen pek çok insan var.

İster devlet kurumunda, ister özel şirkette çalışın; topuklu ayakkabı giymeniz koşul koşuluyor. Topuklu ayakkabı zaruriliği olmayan iş kümeleri ve şirketler hakikaten çok az.

Pek çok ülkede şirketler bayan çalışanların sadece topuklu ayakkabı giymesini talep ediyor. Bu sebeple pek çok bayan ofis çekmecesinde, çantasında, otomobilinde düz ayakkabılar bulundurup her fırsatta değiştiriyor. Cannes Sinema Şenliği de topuklu ayakkabının kural olduğu yerlerden biri. Julia Roberts ve Kristen Stewart geçtiğimiz yıllarda bu kuralı protesto etmişti.

Ünlü oyuncuya bu yılın başında turizm bölümünde çalışan ve topuklu giymek zorunda olan bir bayan tweet atmış ve bu bahiste bir şeyler yapmasını istemişti. Dünya çapında yankı bulan bu kampanya için tam 20.000 Japon bayan imza verdi.

Japonca ayakkabı ve acı sözlerinin birleştirilmesiyle oluşturulan bir söz oyunu. 

靴 – ‘kutsu’ – ayakkabı ve 苦痛 – ‘kutsū’ – acı demek.

Fakat Sıhhat, Çalışma ve Refah Bakanı Takumi Nomoto'nun açıklamaları daha alınması gereken çok yol olduğunu gösterdi. Bakan, bayanların iş yerinde topuklu giymelerinin son derece uygun ve gerekli olduğunu tabir etti. Yalnızca ayakları yaralı olan çalışanlara topuklu ayakkabı giyme baskısının şiddet ve gücü berbata kullanma kabul edilebileceğini bildirdi.

Bir erkeğin bayanların ne giymesi, ne yapması, ne yapmaması gerektiğini söylemesi dünyanın hiçbir yerindeki bir bayana yabancı gelmeyecektir.

Her bayanın birkaç çocuğu olması gerektiğini vurgulayan milletvekili, bekar kalmayı tercih eden bayanların devlete yük olduğunu söylemişti. Katıldığı düğünlerde gelin ve damada kesinlikle en az üç çocuk yapmalarını öğütleyen siyasetçi, bekar insanların gelecekte diğerlerinin çocuklarının vergileriyle açılan bakım meskenlerinde kalacaklarını sav etmiş ve yansılarla karşılaşmıştı.

Lakin bu durum bunlara bağlanamaz. Yumi Iskikhawa'nın dediği üzere “bu bir başlangıç”. Bir ülkede kıyafet, bir öteki ülkede ekonomik eşitsizlik, bir başkasında cinsel istismar… Bayanların hayatlarıyla ilgili kelam hakkının erkeklerde olmasına karşı çıkan bayanların tek sıkıntısı cinsiyet eşitliği ve bunun birinci adımı da bayanların kendileri hakkında kelam sahibi olması. Japonya, dünya çapında yankı bulan bu kampanyanın baskısı ile yakın vakitte değişime gidecek mi, göreceğiz.