Sizi Yollara Çıkmaya İtecek, Motivasyonunuzu Tazeleyecek 15 Seyahat Sineması

Amerikan Başkanı’nın kızı, öteki yaşıtları üzere gençliğini ve aşkı doyasıya yaşamak ister. Lakin, kapalı servis casusları Avrupa seyahati boyunca onu adım adım izler. Onlardan kurtulmaya çalışan Anna Foster, güzel bir İngiliz gence aşık olur. O da babasının baskısı altında çalışmaktadır. İkisi ortasında duygusal bir yakınlaşma başlar.

IMDb: 6,1

Hoover ailesi, uzaktan bakılırsa epeyce sıradan ve çağdaş bir Amerikan ailesidir. Fakat birbirlerine taban tabana zıt üyeleriyle ve çatışmalarıyla aslında hiç de o denli değildir. Küçük, akıllı lakin şişman kızları Olive'in tüm hayali ülkenin öteki yakasında düzenlenecek bir hoşluk müsabakasına katılmaktır. Eski bir minibüse atlayarak yola çıkan aile, bu yolda bir aile olmanın ne demek olduğunu tekrar keşfedecektir. 
Amerikan Bağımsızlarının son periyottaki yüz aklarından biri olan Küçük Gün Işığım, bilhassa Steve Carell'in enfes oyunculuğuyla ve tatlı mizahıyla şenleniyor.

IMDb: 7,8

Erkek arkadaşından bıkan Arkansaslı garson kız Louise (Susan Sarandon), ihmalkar ve cinsiyet ayrımcısı kocasıyla birlikte sıkıcı bir hayatı olan arkadaşı Thelma’yı (Geena Davis) ayartır. Birlikte özgürlükle dolu bir haftasonu otomobil seyahatine çıkarlar.

Birinci uğrak yerleri olan barda gevşeyip dansederler ve yöre erkekleriyle eğlenip güzel bir akşam geçirirler. Lakin bir adam Thelma’yı park yerine kadar izleyip tecavüze yeltenince Louise yetişip onu öldürmek zorunda kalır. Polisin kendilerine hiç bir vakit inanmayacağı paranoyasına kapılan bayanlar kaçmaya karar verirler ve bir anda kanun kaçağı durumuna düşerler. Son olaylardan makûs etkilenen Thelma kafayı toparlamak için genç bir kovboy olan J.D (Brad Pitt) ile bir gecelik bağlantı yaşar ve işler daha da sarpa sarar.

Direktör Ridley Scott’ın bu çok meşhur feminist yol sineması 1990’ların en âlâ sinemaları ortasında çoktan yerini aldı. Bıçak Sırtı ve Alien’le birlikte direktörün en güzel işlerinden biri sayılan Thelma ve Louise, eşsiz bir senaryo ve kusursuz bir manzara idaresi ile gözalıcı bir üretim.

Sinema 6 kolda Oscar’a aday gösterilmiş ve sonunda En Güzel Özgün Senaryo mükafatını senaristi Callie Khouri’ye kazandırmıştı.

IMDb: 7,4

Ergenlik çağında bir genç olan William'ın hayattaki tek tutkusu müziktir! Bu nedenle okulunu da pek umursamayan William, bu durumdan dolayı ailesiyle daima çatışmaktadır. Sevdiği müzik kümeleri üzerine amatör yazılar yazan William, vakitle tanınmaya ve küçük yaşına karşın kıymetli mevkilere adım atmaya başlar. Hayallerinde bile göremeyeceği şey artık kapıdadır. Büyük hayranı olduğu Stillwater isimli müzik kümesinin yeni turnesine katılması için seçilmiştir! William, kümeyle birlikte çıktığı seyahatte bu çok sevdiği figürlere ve müzik piyasasına dair değerli gerçeklere şahit olacaktır. 
Dört kısımda Oscar mükafatına aday gösterilen ve En Güzel Senaryo kısmında mükafatı kucaklayan Cameron Crowe yapıtı, devrin müzik anlayışı ve yaşantısını son derece başarılı bir halde işlerken 'şöhret' ve 'insan' ortasındaki bağ üzerine kıymetli şeyler söylüyor.

IMDb: 7,9

1950'li yılların başlarında Ernesto ve Alberto isimli iki genç, Arjantin'in başşehri olan Buenos Aires'ten bir motosikletin zirvesinde yola çıkarlar. Bir mühlet sonra araçları arızalanır ve gençlerin otostop çekmesi gerekmektedir. Artık tekrar halka iç içedirler. Bu durum, Latin Amerika'nın düşündüklerinden çok daha farklı bir yer olduğunu onlara fark ettirecektir. Kıtanın yaşadığı acılar, çarpık kentleşme, adaletsizlikler, yolsuzluklar, bu iki genci değiştirecektir. Bu sürprizlerle dolu seyahat, yalnızca bu iki genç adamın değil, bir sürü ulusun bahtını değiştirecektir.

IMDb: 7,8

Walter Mitty’nin Kapalı Yaşamı'nda fantezi dünyasında sessiz sedasız bir hayat süren, tirajı yüksek “Life!” mecmuasının fotoğraf arşivinde çalışmakta olan Walter, kendini hiç beklenmedik bir maceranın içinde bulur. Yeni iş arkadaşı Cheryl'la masumca flört etmeye başlamasının sonrasında hayatı, hayalindeki sevgilinin gerçeğe dönüşmesiyle değişir. Cheryl, onun uzun müddettir düşlediği aşkın beden bulduğu insandır. Fakat Walter, büyüsünün bozulacağını düşündüğünden hislerini Cheryl'a açıklamakta tereddüt etmektedir. Bir yandan da mecmuanın artık sadece internetten yayın yapacağı haberini alması, onu işini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya getirecektir. Mecmuanın basılı yayın hayatına veda edeceği son sayısında çıkması planlanan kıymetli bir fotoğrafın yok olmasıyla işler karışır. Walter'ı ve Cheryl'ı akıl almaz olaylar ve sürpriz gelişmeler beklemektedir.

IMDb: 7,3

Don Johnston, bir gün gizemli bir mektup alır ve monoton ve mutsuz giden hayatı birden farklı bir his hali ile değişim gösterir. Don, aslında uzun yıllar boyunca bayanların kalbini çalıp kaçan bir Don Juan olarak yaşamıştır. Bir noktadan sonra bununla hiç de memnun olmadığı için hayatı tüm manasını yitirmiştir. Julie, kız arkadaşı onu terk eder. Eş vakitli olarak eski ancak isimini açıklamayan bir kız arkadaşından gelen mektupta bir çocuğunun olduğu yazmaktadır. Komşusu çok güzel kalpli biridir ve Don’a yardım etmek ister. Mektubun sırrını anlaması gerektiğine inanmaktadır o. Mektubu yazanı bulabilmesi için Don’un gerekli seyahate çıkmasını sağlar. Böylelikle Don’un geçmişindeki bu bayanları teker teker ziyaret ettiği bir seyahat başlar. Her yol macerasının sonunda olduğu üzere, Don’da yolun sonunda anlayacaktır herşeyi. Sinema 2005 Cannes Büyük Ödül sahibi olmuştur.

IMDb: 7,2

Dean ve Sal Beat Kuşağı'nın birer portresi üzeredirler. “Onu” bulmak için sürdürdükleri arayışları, ABD'yi baştan başa geçtikleri, çok yükseldikleri ve bir o kadar da tabana baktıkları uzun ve heyecanlı bir seyahate dönüşür…
Beat jenerasyonunun babası Jack Kerouac'ın, 1947’de gerçekleştirdiği ve 3 yıl süren uzun seyahatinin Yolda ismiyle romana dönüşmüş halinin sinema uyarlaması olan sinema, periyodun özgür ruhlu gençliğini beyazperdeye taşıma maksadında. Sinemanın direktörlüğünü Walter Salles üstlenirken genç oyuncu takımı ise Sam Riley, Amy Adams, Viggo Mortensen, Garrett Hedlund, Kristen Stewart ve Kirsten Dunst isimlerinden oluşuyor. 
2012 Cannes Sinema Festivali'nin resmi seçkisinde dünya prömiyerini yapan sinema, getirilen yorumlar açısından eleştirmenleri de ikiye bölmüş durumda…

IMDb: 6,1

Yaşadığı yoksul ve zavallı hayattan bıkmış olan Star, karşısına bir anda çıkan Jack'in cazibesine kapılır. Kapı kapı dolaşıp magazin üyeliği satan bir küme evsiz gençin başındaki isimlerden olan Jack, Star'ı da bu hayata çeker. İçinde yaşadığı şartlardan Jack'e ve bu minibüse koşan Star'ı neyle karşılaşacağını bilmediği orijinal bir hayat beklemektedir.  Yönetmen ve senarist koltuğunda Andrea Arnold yer aldığı American Honey'nin başrollerinde Sasha Lane ve Shia LaBeouf yer alıyor.

IMDb: 7,0

Birbirine son derece yabancı ve bir o kadar da farklı iki kuzenin bir ortaya gelmesi ile ortalarında büyüyen nefret ve uzaklaşma hissinin kıssası olarak karşımıza çıkıyor, sıradışı direktör Jim Jarmusch’un 1984 tarihli çalışması.

Bireyler ortası yabancılaşmanın Jim Jarmusch ’ağzı’ ile sunulan en kıymetli örneklerinden olan Stranger Than Paradise, ne kadar Batı toplumlarına ilişkin bir sorunu merkezine alıyormuş üzere görünse de kozmik duruşunu da kaybetmiyor.

IMDb: 7,6

Genç bir Amerikalı olan koleksiyoner Jonathan bilhassa ailesiyle ilgili olan her şeyi toplayıp koleksiyonuna katmaktadır. Dedesinin İkinci Dünya Savaşı sırasında hayatta kalmasını sağlayan bayanı bulmak için Ukrayna'ya giden Jonathan; kendisine rehberlik eden Ukraynalı lakin batı kültürü takıntısı olan Alex, kendisini kör sanan Yahudi düşmanı aksi dedesi ve onun çılgın köpeği Sammy Davis Jr. Jr. ile değişik bir seyahate çıkar. Bu his yüklü seyahat birbirlerine birçok şey katmalarını sağlayacağı üzere büyük bir sırrın da perdesini aralayacaktır.

Müzikleriyle ve sanat idaresiyle büyüleyen sinema, son derece sıcak ve içten yazılmış dialoglarıyla da insanı etkilemeyi başarıyor. Bilhassa vejeteryanlık bahsi geçen sahnede ki doyulmaz dialoglar bir kahkaha tufanı kopartıyor ve karakterlerin birbirlerine ısınmaları açısından da bir dönüm noktası oluyor. 
Uzun lafın kısası, huzur dolu ve keyifli bir seyahate çıkmak isteyenlere Everything is Illuminated ilaç üzere gelecektir.

Jonathan Safran Foer’in tıpkı isimli romanından uyarlanan sinema, oyuncu Liev Schreiber’ın birinci direktörlük denemesi. 

IMDb: 7,5

Orta yaşı çoktan geçmiş, evli ve çocuklu Amerikalı aktör Bob bir reklam çekimi için Japonya’ya gelir. Tokyo’da kaldığı otelde bir öteki Amerikalı ile, fotoğrafçı kocasının peşinden buraya gelmiş olan şirin lakin önemli Charlotte ile tanışır. Lisanlarına ve kültürlerine uzak oldukları bu insanların ülkesinde ziyadesiyle yabancı olan ve iletişimsizlik denizinde boğulan bu iki yabancı, bir Tokyo haftasonunda ansızın yakınlaşacaktırlar.

The Virgin Suicides’ın direktörü genç sinemacı Sofia Coppola, bir kere daha melankolik ve etkileyici bir imale imza attı. Sinema oyuncularının eşsiz performansı ve karakterlerinin iç dünyasındaki değişimi muvaffakiyetle yansıtan senaryosu ile dikkat çekiyor. Başroldeki Bill Murray En Düzgün Erkek Oyuncu Oscar’ını kaçırmış ve genç Coppola da tarihte En Uygun Direktör Oscar’ı almış birinci Amerikalı bayan olma hayalini gerçekleştirememiş olabilir; ancak karşımızda En Yeterli Özgün Senaryo mükafatını almış bir sinema durduğunu da hatırlatalım…

IMDb: 7,8

Sinema birinci çocuklarını bekleyen ve mevcut ömür şartlarından mutlu olmayan genç çift Burt ve Verona'nın yerleşip, kuracakları ailenin köklerini salabilecekleri ve çocuklarını büyütebilecekleri en ülkü yeri aramak için Amerika'yı dolaşmalarını anlatıyor. 

Çiftin yol boyunca yaşadıkları aksilikler ve aradıkları ’ev’i bulmaları için onlara yardım etmeye çalışan enteresan akrabalar ve eski arkadaşlar da serüvenlerine renk katıyor.

IMDb: 7,1

Gün Doğmadan Evvel, yolları kesişen bir bayan ve bir erkeğin öyküsünü anlatıyor. Sıradan bir Avrupa seyahati sırasında trende karşılaşıp tanışan iki farklı insan, Jesse ve Celine bu seyahate sıradışı bir halde sürdürürler. Viyana şehrindeyken trenden inmeye ve birlikte bir günlüğüne bu kentte kalmaya karar veren ikili, Viyana sokaklarının sonsuzluğunda değişik bir gün yaratma fırsatını yakalarlar. Bu süreçte birbirlerine karşı bir şeyler hissetseler de asla kelamlara dökemezler. Çok emin oldukları tek şey ise bu gecenin birlikte geçirecekleri birinci ve son gece olacağıdır. 

Richard Linklater'ın düşük bütçeli ve mütevazi bir atakla peliküle yansıttığı sinema, birinci gösteriminin akabinde büyük beğeniyle karşılanmış; vakitle kendine has bir hayran kitlesi yaratmıştır. Sonuçta dokuz yıllık bir ortanın akabinde Before Sunset isimli devam sinemasıyla kıssayı kaldığı yerden devam ettirmiştir.

IMDb: 8,1

Woody Allen, çarpık münasebetler, bayan erkek tansiyonları ve hayatın şaşırtıcılığı bahislerinde sayısız sinemaya imza attıktan sonra yeniden kendisine yakışır bir “özel durum”u sinemaseverlere aktarıyor. Amerikalı Vicky ve Cristina, İspanya'da geçirecekleri bir yaz tatilinde, karşılarına çıkan gizemli bir İspanyol sanatkardan etkileneceklerdir. Gösterişli sanatçı (Javier Bardem) ve onun hoş ama “arıza” eski eşi (Penélope Cruz) ile tehlikeli sularda yüzeceklerdir. Vicky (Rebecca Hall) evlenmek üzere olan lakin muhafazakar ve tutucu bir bayandır. Cristina (Scarlett Johansson) ise cinsel maceralara meraklı, zihni açık, özgür ruhlu bir bayandır. Mukadderatları kesişen üç insan ortasında doğan yasak aşk alakası kaotik sonuçlar doğuracaktır. Vicky Cristina Barcelona, hikayesinin geçtiği kent olmaksızın düşünülemeyecek bir sinema olarak karşımıza çıkıyor. Woody Allen aşk ve sanatın hudut tanımazlığını enteresan bir öykü ile hatırlatıyor.

IMDb: 7,1