Cumhurbaşkanı Erdoğan, Twitter’da yaptığı paylaşımda, “Mücadeleci ruhu, azmi ve kararlılığıyla, ülkemizin gençlerine beslediği derin muhabbetle gönüllerimizde taht kuran, kıymetli fikir insanı, gazeteci ve yazar Şule Yüksel Şenler Hanımefendi’yi vefatının yıl dönümünde rahmetle, saygıyla yad ediyorum.” ifadesini kullandı.
Paylaşımda, merhume Şule Yüksel Şenler’in fotoğrafının da bulunduğu bir tabloya yer verildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Şule Yüksel Şenler Vakfı tarafından Mihrişah Valide Sultan İmareti’nde düzenlenen Şule Yüksel Şenler’in vefatının 1. Yılı Anma ve Vakıf Yönetimi Tanışma Programı’na katıldı.
Programda ilk olarak Şenler, sağlığında sık sık ziyaret ederek ihtiyaç sahipleriyle bir araya geldiği Mihrişah Valide Sultan İmareti’nin bahçesindeki kabri başında anıldı. İstanbul Müftüsü Mehmet Emin Maşalı, Şenler için kabri başında Kur’an-ı Kerim okudu, dua etti.
Erdoğan burada bir konuşma yaparak, “Ardında bıraktığı mirasa sahip çıkmak, hepimizin görevidir. Tahmin ediyorum, hepiniz Şule Yüksel Hanım’ın özel hayatımda çok önemli bir yeri olduğunu biliyorsunuz. Hayatıma kattığı değeri kelimelerle izah etmem gerçekten çok zor.
Onun mücadelesine, önümüzde açtığı ufka, en yakın mesafeden şahitlik ettim. Müslüman kimliğinin, toplumun alt katmanlarına hapsedildiği bir dönemde o, cendereye sıkışmış bir kesim için rol model oldu.
Dindar olmanın gericilik, yobazlık, çağ dışılık, geri kalmışlık gibi kelimelerle yan yana koyulduğu cümleleri, alt üst etti. Modern olmanın reçetesinin, tek tip kadın olma şartını, hükümsüz kıldı. O zamanlar çağdaşlık, bilhassa kadınların giyim kuşamına endeksleniyor, kadın üzerinden bir siyaset yürütülüyordu. Kentlilik ve modernlik, dindar kimliği tamamen dışlıyordu” dedi.
Emine Erdoğan, “Gençlik yıllarımdan hatırladıklarıma göre, dinin gereklerine uygun, dindar bir hayat yaşamak isteyenler, adeta bir kimlik bunalımına itildiğini, saygıyı ve itibarı hak etmek için kendi özünü terk etmek imtihanıyla karşı karşıya kalıyordu. İşte böyle bir ortamda Şule Yüksel hanım, kendi içine doğru başlattığı yolculuğu, bir topluluğun, kendi özüne doğru yaptığı yolculuğa çevirme noktasında rol model oldu.
Bir yazar, gazeteci olarak dar kalıplara, taşraya hapsedilmiş Müslüman kadın algısını, yerle bir etti. Modanın uluslararası nabzını tuttu. Fransız moda dergilerine uzanan araştırmaları, onun bu algılarla mücadele azminden başka bir şey için değildi.
Bu arayışları sonunda, şehirdeki Müslüman kadınların giyebileceği tasarımlar üretti. Ve bizzat kendi giyimi ile benim gibi şehir hayatına doğan binlerce genç kadına, hem şehirli, hem de dindar olmanın mümkün olduğunu gösterdi. Üstelik vakarla, onurla” diye konuştu.
Erdoğan, “Şule Yüksel hanımın o dönem bize kazandırdığı en önemli şey ‘çağın icapları’ denen algıyı sorgulatmasıydı. Çağın icapları karşısında asimile olmak yerine, çağı kendi hakikatimize uyarlamaya davet ediyordu. Zamanı için en güncel araçları kullanmaktan da çekinmiyordu. Yazdığı romanlar da, bu anlamda Şule hanımın çağdaş duruşunun resmidir.” dedi.