AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin MYK toplantısının ardından, parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi.

Çelik, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Ahmet Şık hakkında başlatılan soruşturmalara ilkin, “Milletvekili sıfatı taşıyan birinin devlet katildir demesi, biz bu üslubu nereden biliyoruz. Silahlı terör örgütleri tarafından kullanılan bir üslup. Böyle düşünüyorsa TBMM'de ne işi var?” dedi.

Çelik, özetle şunları söyledi: MARMARA DENİZİ'NDE MÜSİLAJ SORUNU: "Tabiat rakibimiz değil tabiat kader arkadaşımızdır, evimizdir, çevre kaderimizdir. Tabiatı rakip gibi gören bir anlayış asla söz konusu olamaz. Bu deniz salyası sorununun kendi kaderimiz olan tabiatı bütün bu tehlikelerden korumak ve kurtarmak için çok ciddi bir uyarı olarak ele alınması gerektiğini değerlendiriyoruz. Bakanımızın açıkladığı eylem planı tavizsiz bir biçimde uygulanacaktır. Bu vesileyle biyolojik arıtma tesislerini yapmanın ne kadar önemli olduğu, biyolojik arıtma tesisi yapmamakla övünmenin, bunlarla ilgili temel atmama töreni düzenlemenin de ne kadar yanlış bir iş olduğu bir kere daha ortaya çıktı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 300 kişilik ekip Marmara Denizi'nde 91 noktada denetimlerini sürdürüyor. Acil Eylem Planı hemen devreye girmiştir. 3 yıllık plan çevresinde tamamlanacaktır. Bütün dış şartlar ne olursa olsun, insan eliyle kirlenme konusunda en güçlü mücadeleyi vermemiz gerekiyor. KARADENİZ'DEKİ DOĞALGAZ REZERVİ: Doğalgazın yaygınlaştırılmasını çevrenin korunmasına büyük etkisi vardır. Geniş kapsamlı ağaçlandırma faaliyetleri sürdürülüyor. Emisyonla ilgili müdahaleler de bu mücadelenin önemli bir parçası. Karadeniz'de ortaya çıkan doğalgaz Türkiye'nin enerji tedarikinde oyun değiştirici bir aktör olarak yükselen bir işareti ortaya koydu. Sakarya Gaz Sahası’nda, Amasra 1 kuyusunda 135 milyar metreküplük doğalgaz keşfinin yapılması çok önemli. Türkiye içinde siyaset yapanlar Türkiye'nin zenginliklerinin artmasını eleştiri konusu yapıyor. Allah herkese Türkiye'nin başarılarıyla sevinmeyi nasip etsin. Bunun artık bir siyasi okur yazarlık meselesi olmasının yanında bir nasip meselesi olduğu da gözüküyor. TÜRKİYE İLE IRAK ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN BOZULMASINI ARZULUYANLAR: Türkiye terörle mücadeleyi en güçlü şekilde veren ülkelerden biri. En son MİT’in PKK’nın Mahmur sorumlusunu ortadan kaldıran eylemi bu konudaki kararlılığı gösterdi. Bütün bu mücadeleyi kendi milli güvenliğimiz için, egemen bir devlet olarak vatandaşlarımızı korumak için teröre karşı gerçekleştiriyoruz. Asker, polis, güvenlik görevlilerimize; jandarma, istihbarat mensuplarına saldırdığı gibi vatandaşımıza saldırıyor. Buna karşı meşru mücadele vermekten daha doğal bir şey olamaz. Maalesef içeride bunların tercümanları olan psikolojik harp unsurları karşımıza çıkıyorlar. Terör örgütünün propagandalarını gerçeklik gibi sunuyorlar. Montajlanmış fotoğraflarla sanki Türkiye'nin sivillere, tarihi eserlere karşı eylemi varmış gibisinden yaklaşım sergiliyorlar. Bunu yapanlar Türkiye ile Irak arasındaki ilişkilerin bozulmasını arzulayanlardır. TSK bu konuda en yüksek hassasiyete sahip bir mücadeleyi vermektedir. Bazen bu şekilde gecikmenin tek sebebi 'aman sivillere, yerleşim yerlerine, insanlığın mirasına zarar gelmesin' denmiştir. Terörle mücadelenin istismar ederek sivillere zarar veren başka ülkeleri görüyoruz. Yine o ülkelerin medyasında Türkiye’ye karşı böyle unsurlar ortaya çıkabiliyor. YUNANİSTAN AVRUPA'NIN SINIRLARINI KORUMAKTAN BAHSEDİYOR: Mülteci konusu insanlığın gündemini oluşturmaya devam ediyor. Çok üzülerek açıklıyorum. En son Yunanistan'da yüksek teknolojili ses bombaları devreye alındı. Bunlar kullanılması halinde temas eden kişilerin güçlü bir şekilde zarar görecekleri tıbbi raporlarla açıklanıyor. Yunanistan sınırlarına mülteci gelmesin diye yapıyor, meşrulaştırmak için Avrupa'nın sınırlarını korumaktan bahsediyor. Ses bombaları hem beden sağlığı hem ruh sağlığı üzerinde olumsuz sonuçlar bırakan bir çeşit silah. Sınırlarımıza ölümden kaçan insanlar yaklaşmasın diye bunu kullanacaksınız ondan sonra Avrupa değerlerinden bahsedeceksiniz. Danimarka da sığınmacıların başvurularını değerlendirirken onları ülke dışına gönderebileceklerine dair yasa çıkarıldı. AVRUPA DEMOKRASİLERİ AKDENİZ'E GÖMÜLÜYOR: Avrupa Akdeniz İnsan Hakları Gözlem Evi, bu güçlü ses bombalarının acı bir şekilde insanlara zarar vereceğini söylüyor. AB Komisyonu Sözcüsü mücadelenin Avrupa temel haklarına uymasını söylüyor. Bu uyarıların sayısını biz unuttuk ama bunların 10 katı 1000 katı Yunanistan'ın ihlalleri var. Bu ihlaller karşısında hiçbir iş yapılmıyor. Adeta Yunanistan'a 'her türlü hukuksuzluğu yerine getir, göçmenlerin Avrupa'ya girmesini engelle' deniyor. Bu utanç vericidir. Avrupa demokrasileri Akdeniz’e gömülüyor. Sadece Yunan sahil güvenliğini korumak yetmiyor. Ses bombası ne demek daha vahşi bir önlem olabilir mi? Dünyanın bilmem neresindeki en ufak sorunla ilgileniyorsunuz, AB’nin resmi sınırları ilan ettiğiniz bir bölgede masum insanlara atılan ses bombasını Avrupa’nın sınırlarını korumak olarak sunacaksınız. Arkasından sadece birkaç tane uyarıdan bahsedilecek. Avrupa değerleri artık göçmenlere müdahale ile ölçülecektir. Bunun standardı budur. TBMM'DE NE İŞİ VAR?: Biz bu üslubu silahlı terör örgütleri tarafından kullanılan üslup. Bu ülkenin meşruiyetine inanan herkesin bu milletvekilini lanetlemesi gerekir. Böyle düşünüyorsa devletin kurumlarından biri TBMM'de ne işi var? Siz devletin politikalarını eleştirirsiniz. Bir memlekette muhalefet varsa, ister entelektüel, insan siyasi açıdan tarihteki olaylar ve siyaset uygulamaları eleştirilir. Bir devlete 'katil' demek o devlete millet tarafından verilmiş meşruiyetine saldırı demektir. Söylenen söz, silahlı terör örgütlerinin üslubuyla milletvekili sıfatıyla yapılıyor demektir. Hakkında soruşturma açılmış zaten. Muhalefetten bazılarının da 'arkadaşımızdır, dostumuzdur, onurumuzdur' diye sahiplenme açıklamaları var. Bunlar kendi partilerin meşruiyetini tartışmaya açar. Bugün silahlı terör örgütü üyesi konuşsa bunları söyleyecek. Yargı soruşturmasını açmış, kararını verdikten sonra parti olarak üzerimize düşen sorumluluk olursa gereğini yerine getiririz. HDP’YE KAPATMA DAVASI: İddianame, Anayasa Mahkemesi tarafından HDP ile ilgili olan eksiklerin tamamlanması için iade edilmişti. Zannediyorum o eksiklerin tamamlanmasıyla tekrar başlayan bir süreç." ABD İLE OLUMSUZ SAYFALARI GİDERMEK İSTİYORUZ: Erdoğan'ın Biden'la görüşmesinde, iki ülke arasındaki sorunların çözülmesini beklediklerini dile getiren Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bizim arzumuz, bu temel konulardaki bu negatif sayfaları devreden çıkarmak. Burada müttefikimizle aramızdaki sorunları çözmek, Türkiye'nin beklentilerine uygun bir takım sonuçların ortaya çıkmasını beklemektir. Onun ötesinde Libya'da yapacağımız işbirliğine, Akdeniz'de yapmamız gereken işbirliğine, dünyanın çeşitli yerlerinde yapmamız gereken işbirliğine, ikili ticaret hacminin arttırılmasına dönük ortaya çıkarmamız gereken performansa da odaklanmamız gerekiyor. Bu bahsettiğim konular Türkiye'nin güvenliği için terör örgütleriyle mücadelesi bakımından temel konulardır. Bu konular yüzünden büyük işbirliği alanları, beraber gerçekleştirilebilecek büyük işbirlikleri engellenmektedir. Dolayısıyla hem bir NATO müttefiki olarak hem de uzun yıllara dayanan köklü ilişkilerimiz, çeşitli meydan okumalardan geçmiş, çeşitli krizlerden gelmiş bugüne kadar. Birbirini tanıyan iki ayrı diplomasiye sahibiz, birbirini tanıyan pek çok siyasi olaydan geçtik.

Kendi hükümetlerimizin ve Cumhurbaşkanımızın, partimizin Amerika Birleşik Devletleri'yle ilişkiler bakımından son derece önemli bir tecrübesi ve birikimi var. Bütün bu olumsuzlukları gideren, ortadan kaldıran ve daha olumlu alanlara yönelen sonuç doğurmasını, Biden yönetimi döneminde bekliyoruz. Çalışmalarımız bu yönde. Türkiye'nin yaklaşımı; olumsuz sayfaları gidermek, bu sorunları çözmek, olumlu alanlara daha çok yönelmek şeklindedir. Umarız muhataplarımızın da hazırlıkları bu yöndedir."

HAYVAN HAKLARI YASASI MECLİS KAPANMADAN GEÇECEK: "Bu konu, MYK’ya son kez geldi. Arkadaşlarımızın soruları oldu. Kurulacak mekanizmalarla ilgili tartışmalar oldu. Cumhurbaşkanımızın kesin talimatı: Son kez bunu değerlendirip meclis kapanmadan bu yasa geçecek. Bu konuda haberleri duydukça içimiz eziliyor, çok üzülüyoruz. Hayvanlar bizim kader arkadaşımız. Onlara zulmü sona erdirmek açısından bu yasanın işlevi olacağını düşünüyoruz. Değerlerimize, çağdaş değerlere; vatandaşlarımızın ve bu konuda çalışan sivil toplum kuruluşlarının taleplerine uygun bir yasa ortaya çıkacak. Cumhurbaşkanımızın talimatı meclis kapanmadan bu konunun bitmesi yönündedir.” (HABER MERKEZİ) ERTANHABER NEDENHABER