Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trakya'da bulunan Kırklareli iline yaptığı ziyaret sırasında şu açıklamalarda bulundu. Trakya'daki uç beyimiz, sarsılmaz kalemiz Kırklareli'yi hasretle selamlıyorum...

"VATANIMIZI BÖLDÜRTMEYECEĞİZ"

Benim Kırklarelili kardeşlerim iradelerine böyle sahip çıktığı sürece, dergi kapaklarından millete parmak sallayanların tehditleri sökmez. Sizler kardeşliğinize böyle sarıldığınız müddetçe bizi kimse bölemez, ayıramaz. Biz, CHP'ye, PKK'ya, İP'e bunlara ülkemizi, vatanımızı böldürtmeyeceğiz. Nice badirenin, nice engelin üstesinden zaten böyle geldik. Bunlara fırsat vermedik. Nice saldırıyı, nice ihaneti işte böyle savuşturduk. İnşallah 14 Mayıs'ta da yine aynısını başaracağız. Buna hazır mıyız? Birliğimize, beraberliğimize sıkı sıkıya sahip çıkacağız. Bizi alevi, sünni, Türk, Kürt, Roman diye ayırmak isteyenlere, bizi hayat tarzı korkuları üzerinden bölmeye çalışanlara müsaade etmeyeceğiz. Roman kardeşlerime ayrımcılık yapmak isteyenlere de asla fırsat vermeyeceğiz.

"Öcalan'ın cezaevinin kapısını kıracaklarmış"

"51 Kürt kardeşimizi bunlar öldürdüler. Ne diyorlar? Öcalan'ın cezaevinin kapısını kıracaklarmış. Ne diyorlar? Selo'yu cezaevinden çıkaracaklarmış. Bu Selo ne yaptı? Diyarbakır'da bizim 51 Kürt kardeşimizi bunlar öldürdüler. Bunun için şu anda cezaevinde Edirne'de. Biraz sonra Edirne'ye gidiyorum oradan da sesleneceğim. Bundan önce hep beraber çok daha önemli bir şey yapacağız. Pazar günü sandıklara gidecek ve inşallah oyumuzu kullanacağız. Buraya gelmeyen eşinize, dostunuza, akrabanıza mutlaka ulaşacaksınız. Size Cumhurbaşkanımızın selamı var diyecek, halini hatırını soracak, 14 Mayıs'ın önemini anlatacaksınız."

"HAKSIZ BİR ŞEKİLDE CEZALANDIRILDIM"

Biliyorsunuz, Kırklareli'nin benim siyasi hayatımda farklı bir yeri var. Okuduğumuz bir şiir yüzünden haksız bir şekilde cezalandırıldığımda Kırklareli bizi Pınarhisar'da misafir etti. Biz o günleri gazete manşetlerinden bizlere siyasi ömür biçildiği o kara günleri hiçbir zaman unutmadık. Milletimizin bize karşı yapılan adaletsizliğe karşı gösterdiği vicdanlı duruşu hiçbir zaman unutmadık. Yüzbinlerin bizleri Pınarhisar Cezaevi'ne yolcu ederken o döktüğü gözyaşını hiçbir zaman unutmadık. Kırklareli ile birlikte tüm Türkiye'nin bize nasıl sahip çıktığını, bize nasıl umut bağladığını hiçbir zaman unutmadık. Pınarhisar'da haksız yere tutulduğumuz o günleri tevekkülle, istişare ile geçen bir okul olarak gördük. Pınarhisar'ı bir zindan olarak değil Medrese-i yusufiye olarak kabul ettik.

Editör: TUNAHAN ERTAN