Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın Ayasofya'daki ilk cuma hutbesinde "Vakfedenin şartı vazgeçilmezdir, çiğneyen lanete uğrar" sözlerine tepkiler gelmeye devam ediyor. Diyanet İşleri Başkanlığı’nı Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğunu hatırlatan CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, “Ali Erbaş and olsun ki, o koltukta oturup Atatürk’e lanet okumanın bedelini ödeyeceksin” ifadelerini kullandı.
DİYANET İŞLERİ BAŞKANI ELİNDE KILIÇ İLE MİNBERE ÇIKTI
KILICI TUTUŞ ŞEKİLLERİ ÇOK KONUŞULDU
Kılıç geleneği sembolik anlamlar içerir. Sağ ele alınan Kılıç, "kullanma" niyetini ortaya koyuyor ve düşmanı korkutmayı amaçlıyor. Hutbelerde kılıç sol ele alınıyor. Bu da, dosta güven verme amacını taşıyor.
PEYGAMBER EFENDİMİZ NASIL HUTBE OKURDU?
Fikriyat'ta yer alan bilgiye göre; Cuma ve bayram namazlarının bir bölümü olan hutbenin birtakım temel prensipleri bulunurdu. Bu kurallar, Peygamber Efendimizin (sav) uygulamaları çerçevesinde oluştu. Hutbenin topluluk karşısında yüksek bir yerde ve irticalen irad edilmesi, kısa ve öz olması, nasihat içermesi, hatibin sesini alçaltıp yükseltmesi, jest ve mimiklerini kullanması, uygun bir kıyafet giymesi ve elinde yay, değnek veya kılıç bulunması bunun neticesidir.
Peygamber Efendimizin (sav) Cuma ve bayram günleri için saklayıp giydiği özel elbiseler bulunurdu. Cabir b. Abdullah'ın anlattığına göre: "Rasûlullah Cuma ve bayramlarda kırmızı cübbesini giyerlerdi."
Hutbenin konusunda göre sesini alçaltıp yükseltirdi. Gerektiğinde sesini daha iyi duyurabilmek için ayağa kalkar, bir bineğin, kayanın, kütüğün veya minberin üzerinde insanlara hitap ederdi.
Peygamberimiz (sav) hutbelerini ağaç, kütük gibi yüksekçe bir yere çıkıp yapardı. Bu hitabetin gücünü artıran bir uygulamaydı. Sonraki dönemlerde minberin yapılmasıyla hutbeler burada irad edildi.
Allah Resulü, hutbesini okuyacağı vakit, minber yapılmadan önce eline yay ya da baston alırdı. Bundan dolayı fıkıh âlimleri, hatibin elindeki bu tür şeylere dayanarak hutbe irad etmesi sünnet olduğunu kabul eder.