Dünya var olduğundan bu yana lanetli yerlerle ilgili hikayeler anlatılır. Kimi yaşanmış, kimi sadece söylentiden ibaret olan bu yerleri derledik. İşte Türkiye'deki, ürkünç hikayeye sahip lanetli yerler... Türkiyenin cinli köyleri ve lanetli mekanları...
style="display:block; text-align:center;" data-ad-layout="in-article" data-ad-format="fluid" data-ad-client="ca-pub-5411524510022481"
Davutlu Köyü
Davutlu Köyü (Karadedeler Olayı): Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesine bağlı Davutlu köyünde yaşandığı iddia edilen Karadedeler olayını duymuş olmanız kuvvetle muhtemel. Söylentiye göre, 1989 yılının bir gününde köylüler hava karardıktan sonra cinî varlıklar görmeye başlarlar. O günden sonra belli bir süre köy halkı evden dışarı adımını atmazlar. Bu olay gazetelerde yayınlanınca işin aslını öğrenmek için bir gazeteci köye gider. Gazetecei H.B. köylülerle röportaj yapar, herkes de varlıkları gördüğünü iddia eder. Ancak ne var ki 11 gün boyunca sıra dışı bir şeye rastlanmaz.
style="display:block; text-align:center;" data-ad-layout="in-article" data-ad-format="fluid" data-ad-client="ca-pub-5411524510022481"
Gazeteci, kamerasını 14 yaşındaki bir çocuğa bırakıp köyden ayrılır. Paranormal bir şey olursa çocuk kayıt altına alacaktır. Üç gün sonra H.B. jandarmalar tarafından göz altına alınır. Köydeki üç ayrı evde yedi kişi parçalanarak öldürülmüştür, kamerayı verdiği çocuk da dahil. 3 Şubat 1989’da bir ormanda H.B.’nin giysileri ve not defteri bulunur, kendisinden bir daha haber alınamaz. H.B.’yi sorgulayan jandarma ise yıllar sonra bunalıma girerek intihar eder.
Molla Zeyrek Camii
Molla Zeyrek Camii: İstanbul Fatih’te bulunan Molla Zeyrek Camii, İstanbul fethedildikten sonra bir kilisenin camiye çevrilmesiyle ortaya çıkmış. Caminin şimdilerde park alanı olan arazisine bakan sokakla ilgili pek çok ürpertici söylenti mevcut. Bölgede yaşayan insanlar, park alanının öncelerde bir ahır bölgesi olduğunu söylüyor. Ahırın içinde ürkütücü bir kuyu varmış, altında ise bir mahzen olduğu iddia ediliyor. Ahıra hayvanlarını bırakanlar akşamları oraya gitmekten korkarlarmış, bunun nedeni ise çığlık sesleri duymalarıymış. Ahırın altındaki mahzenlerin derin bir tünele ev sahipliği yaptığı söylentileri de varmış. Günümüzde park olan bölgeden hala çığlık sesleri duyduklarını söyleyenler var.
Issız Cuma Mezarlığı
Issız Cuma Mezarlığı: Çanakkale’nin Yenice ilçesine bağlı Seyvan ve Çakıroba Köyleri arasında bulunan ‘Issız Cuma’ cami mezarlığında yaşandığı söylenen sır dolu olaylar tüyler ürperten cinsten. 1335 yılında yapılan caminin etrafında başka bir yapı bulunmadığı için ‘ıssız’ adı verilmiş. Cami avlusunda bulunan mezarlık ise 680 yıllık. Mezarlığa defnedilen bir anne ve bebeğinin birbirinden ayrı yapılan mezarları, tanıklara göre her seferinde yeniden birleşmiş.
52 yıl önce bir kız bebek dünyaya getiren Hatice E., doğumun ardından kısa süre sonra hayatını kaybeder. ‘Ayşe’ adı verilen minik bebek de doğumdan 20 gün sonra hayata gözlerini yumar. Ayşe bebek, annesinin bulunduğu mezarlığa defnedilir. Birkaç gün sonra ziyarete giden yakınları, iki mezarın birbirine birleştiğini görünce şok olur. Mezarları ayıran aile fertleri, bir sonraki ziyarette mezarların tekrar birleştiğini görür. Bu olay birkaç kez tekrarlandıktan sonra, yakınları anne ve kızın mezarlarını olduğu şekilde bırakmaya karar verirler. Mezarlığı ziyaret edenler de bu ilginç olay karşısında şaşkına dönüyor. Bu olay, Siccin 2 adlı filme de konu edilmişti.
Yusuf Ziya Paşa Köşkü
Yusuf Ziya Paşa Köşkü: Başyaverliğinin yanı sıra çok zengin bir tüccar olan Yusuf Ziya Paşa, Rumelihisarı’na masallardaki şatolara benzer bir köşk yaptırmak ister. Söylentiye göre o kadar kıskançtır ki güzel karısını kimseler görsün istemiyordur. Bu köşk aynı zamanda eşinin güzelliğine yakışır derecede olmalıydı. 1910’da başlayan inşaat I. Dünya Savaşı’nın patlak vermesi ve Yusuf Ziya Paşa’nın ekonomik sıkıntıya düşmesinden dolayı bitirilemez. Eşi de ona ihanet edince kalbi kırılır ve köşkün tamamlanmasını hiç istemez. Yıllar boyunca köşkün çevresinde yaşayan insanlar köşkün boş katlarında geceleri uzun saçlı genç bir kadının gezindiğini belirtmişler. 1990’lı yıllarda ise köşkün inşaatında çalışan işçiler aynalarda eski elbiselere bürünmüş bir kadın hayaleti gördüklerini, hatta piyano çaldığını işittiklerini iddia etmişlerdir. Şimdilerde ise müze olarak kullanılıyor ve hala perili köşk olarak anılmakta.
129 No’lu Apartman
129 No’lu Apartman: İddiaya göre 2009 yılında meydana gelen olayda ODTÜ’de okuyan iki kız öğrenci, gece yarısı 01:00 sularında mumlarla bir takım satanist ayinler yaparlar. 129 no’lu apartmanın en üst katında kalan öğrenciler o gece dairelerinde gizemli bir şekilde ölürler. Apartman sakinlerine göre öldükleri gece şiddetli bir deprem olmuştur ve tüm apartmanda eşyalar sağa sola savrulup camlar kırılmıştır. Bu olay üzerine apartman anında terk edilir. Daha sonra ise içeri girme cesaretinde bulunanlar, tarif etmesi zor kokular duyduklarını ve camların kendi kendilerine kırıldığını gördüklerini söylerler.
style="display:block; text-align:center;" data-ad-layout="in-article" data-ad-format="fluid" data-ad-client="ca-pub-5411524510022481"
Sakarya’daki Büyülü Köy
Sakarya’daki Büyülü Köy: 1921 yılında Sakarya’da yaşanan hikayeye göre bir köyde açıklanamayan olaylar başlayınca köyün 117 hanesi köyden kaçar. İddiaya göre köyü cinî varlıklar basmıştır. Sebebi ise Arapçada ‘savunucu’ anlamına gelen azem büyüsünün yapılmış olmasıdır. Söz konusu hikaye Azem adlı filme de konu edilmiştir.
Havran’daki Esrarengiz Mağara
Havran’daki Esrarengiz Mağara: Bu mağara ülkemizin en ürkütücü hikayelerine konu olan yerlerinden biri. Büyüklüğüyle dikkat çeken mağaranın etrafının insan kemikleriyle dolu olduğu söyleniyor. Giren koyunlar bir daha çıkmıyor, koyununun peşine giden çoban olursa ondan da haber alınamıyormuş. Eğmir, Dereören ve Hallaçlar köylüleri, Madra Dağı eteklerinde Kaya Tepe diye anılan bölgede bulunan mağaraların esrarengiz olduğunu, hayvanlarını otlatırken bile mağaraların bulunduğu bölgeden geçmediklerini söylemiş. İçeride ne olduğu tam bir muamma.