Türk halk ozanı Neşet Ertaş’ın babası bağlama ustası Muharrem Ertaş, annesi Döner Ertaş’tır. 8 Yaşına kadar hayata gözünü açtığı köy “Kırtıllar Köyü” orada yaşamını bir süre devam ettirdikten sonra ailesi ile birlikte İbrikli Köyü’ne yerleşmişlerdir.
Neşet Ertaş 12 yaşındayken annesi Döne’yi kaybetti.. Babası “Arzu” isimli bir kadınla evlenince İç Anadolu Bölgesi’ndeki Yozgat’ın Kırıksoku köyünde yaşadıktan sonra Yozgat’ın Yerköy ilçesine yerleşmişlerdir.
İlkokula gittiği yıllarda önce keman, sonra da bağlama çalmayı öğrendi. Babası Muharrem Ertaş ile birlikte düğünlerde sazı ile türkülerini dile getirmeye başladı..
İnsanları derinden etkileyen halk ozanı Neşet Ertaş sazıyla türküsüyle etkilendiği tek kişinin babası Muharrem Ertaş olduğunu söyler. “Babamla ben aynı ruhun insanlarıyız.“
1957 Yılının sonlarına doğru İstanbul’a geldi. Şen Çalar Plak’ta ilk plağı babası Muharrem Ertaş’a ait olan “Neden Garip Garip Ötersin Bülbül” türküsünü müzikseverler ile buluşturdu.
Neşet Ertaş 1962 yılında İzmir Narlıdere’de askerliğini yaptı. Askerliğini yaptıktan sonra Ankara’da gazinoya işe başlayan Neşet Ertaş orada Leyla isminde bir kızla tanıştı ve hemen evlendi.
Bu evliliğin üzerine Neşet Ertaş’ın babası Muharrem Ertaş şiddetle karşı çıktı ve Neşet Ertaş ile uzun yıllar konuşmadı. Leyla Ertaş ile evliliğinden Döne , Canan adında iki kızı ve Hüseyin adında bir erkek çocukları oldu.
Leyla Ertaş ile 7 yıl evli kaldıktan sonra 1970’lerin başında ayrıldılar. Neşet Ertaş 1978 yılında alkol ve sigara kullanımından dolayı felç geçirdi ve işsiz kaldı. Neşet Ertaş kardeşlerinin daveti üzerine tedavisini Almanya’da oldu.
Neşet Ertaş, çocuklarının eğitimi ve sanatsal çalışmalarından dolayı uzun süre Almanya’da kaldı. Türkiye’de çıkardığı plaklar, yaptığı radyo programları, konserler ve düğün performansları sayesinde büyük bir üne sahip olan Neşet Ertaş, Almanya’daki birinci kuşak Türk göçmenlerin de gönlünü kazandı.
Gelenekten gelen türküleri kendine has üslubuyla icra eden Ertaş, 2000’de İstanbul’da verdiği konserle sevenlerinin karşısına yıllar sonra yeniden çıktı.
Neşet Ertaş : Demirel zamanında kendisine sunulan devlet sanatçısı unvanını; “O dönem Süleyman Demirel cumhurbaşkanıydı. Devlet sanatçılığı bana teklif edildi. Ben, ‘hepimiz bu devletin sanatçısıyız, ayrıca bir devlet sanatçısı sıfatı bana ayrımcılık geliyor’ diyerek teklifi kabul etmedim. Ben halkın sanatçısı olarak kalırsam benim için en büyük mutluluk bu. Şimdiye kadar devletten bir kuruş almadım, bir tek TBMM tarafından üstün hizmet ödülünü kabul ettim. Onu da bu kültüre hizmet eden ecdadımız adına aldım.” diyerek geri çevirmiştir. Halk bu tavra destek vermiş ve Neşet Ertaş âdeta yaşayan bir efsane olmuştur.
Neşet Ertaş 25 Eylül 2012 tarihinde ileri evrede prostat kanseri olduğu için İzmir’de tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. Neşet Ertaş’ın mezarı ise babası Muharrem Ertaş’ın yanındadır. Ünlü halk ozanının mezar taşında ise ”Sakin ol ha, insanoğlu. İncitme canı, her can bir kalp, Hakk’a bağlı. İncitme canı, incitme.” yazılıdır.
Neşet Ertaş, hapse düştüğünde Yaşar Kemal, usta sanatçıya bir kitap göndermişti. Edebiyatımızın devi, Neşet Ertaş için imzaladığı kitapta “Bozkırın Tezenesi’ne selam olsun, geçmiş olsun” diyordu. Bozkırın tezenesi (çalgıç) böylece ortaya çıkmış oldu.