Habertürk yazarı Sevilay Yılman, yurtdışına uçuşlarda gerekli olan Covid-19 testini pozitiften negatife çeviren bir şebeke olduğunu yazmış, Sağlık Bakanlığı ise bu iddiaları doğrulayarak ilgili hastane hakkında soruşturma başlatmıştı. Yılman, bugünkü köşesinde hakkında soruşturma başlatılan hastanenin halen test skandalına devam ettiğini yazdı. 

Yılman'ın yazısı şu şekilde: 

“Bundan 2 hafta önce yurtdışına çıkışta istenen PCR testi ile ilgili bir yazı kaleme almıştım. Ve o yazıda zorunlu olan Koronavirüs testinde pozitif bazı hastaların sonuçlarının bile birkaç saat içerisinde negatife dönüştürüldüğünü belgeleri ile ortaya koymuştum. Ve epeyce ses getiren yazım üzerine Sağlık Bakanlığı; "Halk sağlığını tehdit eden hiçbir davranışa müsaade edilmeyecektir!” diyerek bir basın açıklaması yapmış, söz konusu hastanenin PCR testi yapmakta yetkili olmadığını ve soruşturma başlatıldığını açıklamıştı.

Ancak dün tarafıma iletilen belgeye göre haberim oldu ki halkın sağlığını tehdit eden hikaye aynen devam ediyor. Samimiyetle söylüyorum... Belgeyi ilk gördüğümde inanmadım. Yemin ediyorum ki, birilerinin bu belge üzerinden beni trolleyip, aldatıp gazeteci kimliğimi zor duruma düşürmeye çalıştığını falan sandım. Çünkü Sağlık Bakanlığı’nın bizzat devrede olduğu ve dahası Kovid-19 ile ilgili korkunç bir dalganın, krizin yaşandığı böylesi bir dönemde bu aymazlığın, bu vurdumduymazlığın devam ediyor olabileceğine ihtimal vermedim.

O yüzden de bizzat kendim bakanlığın “Yetkisi yok! Haklarında soruşturma başlattık” dediği hastaneyi arayıp işin gerçekliği var mı yok mu öğrenmek istedim. Ve öğrenirken de kaydettim... Yabancıların PCR testi için özel olarak görevlendirilmiş o hastane personelinin de anlattığına göre iddialar doğruymuş. Eğer QR kodu şart koşmayan bir ülkeye gidecekseniz sözüm ona hakkında soruşturma yapılan o hastanede PCR testi yaptırabiliyorsunuz. Hem de hepi topu 2 saat içerisinde! En baba devlet hastanesinin, özel hastanenin en erken 8 saat sonra sonuç verebildiği PCR test sonucunu en hızlı şekilde tarafınıza ileten o hastanenin adını hukuki bir terslik yaşamamak adına yazmamıştım.

Ancak bakanlığın kendisinin yaptığı açıklamayla yetkisi olmadığı ilan edilen ve bundan dolayı da soruşturulan bu kurumun adını yazmamamın hiçbir sakıncasının olmadığını düşünüyorum artık. Bu arada gelinen noktada yetkisi olmadığı halde PCR testi yapan Yaşar Hastanesini sorumlu tutmak ve tam bir rezalet olan skandal bu işi o hastanenin boynuna atmak yanlış olur.

Benim nazarımda an itibarı ile tek bir sorumlu vardır artık; O da Sağlık Bakanlığı’dır!

Sayın Bakan Fahrettin Koca’nın ilk yazımdan haberdar olur olmaz çok çabuk reaksiyon aldığını ve yetkisi olmadığı halde PCR testi yapan dahası pozitif sonuçları negatife dönüştüren hastane ile ilgili ivedilikle soruşturma başlatılması talimatını verdiğini biliyorum, biliyoruz... Ancak gelinen bu noktadan haberdar mı onu bilmiyoruz.

Şahsen ben olmadığını düşünüyorum çünkü tüm dünyayı kasıp kavuran böyle bir virüsün ülkemizde sebep olduğu ağır sonuçlarla mücadelenin en başında bir nefer olarak böyle bir aymazlığa, işgüzarlığa, rezalete asla göz yummayacağını düşünüyorum Bakan Koca'nın. Ama tabii kim ya da kimler bilmiyorum emrindeki birileri, bakanlığı çatısı altında bazıları bu rezalete bile isteye ses çıkarmıyor... Dahası bakanın talimatına rağmen bu rezaletin el altından devamına da resmen destek oluyor!

Yazıklar olsun!