Emre ÖZPEYNİRCİ

Bir kesim ‘Acaba artık sıkıcı mı olmaya başladı” sorularını sormaya başlamıştı ki, organizasyonun Amerikalı sahibi Liberty Media, hemen Netflix ile anlaşarak ‘Drive to Survive’ isimli nefis bir belgesel dizi hazırlatıncaya kadar. Bu belgeselle yarışları domine eden markaların dışında, geri kalan takımların durumu, mücadelesi, heyecanı da aktarıldı. Yani işin perde arkası ilk kez bu kadar net karşımıza geldi. Büyük ilgi gören bu belgesel diziyle birlikte Formula 1 yeniden canlanmaya başladı ki, bu kez de pandemi patladı.

3 ayda hazır hale geldi

Kovid nedeniyle bu yıl takvimi alt üst olan 2020 sezonununda da eski “tempo” yine yok deniliyordu. Ama Ağustos ayında sürpriz bir haberle bu yılki takvime son dakikada giren Intercity istanbul Park, çok hızlı ve kısa sürede yarış için kolları sıvadı. Önce seyircili sonra seyircisiz derken, üç ay su gibi akıp geçti. 15 yıllık pist asfaltı yenilendi, tesisler tümüyle elden geçirildi. Ve geçtiğimiz hafta sonuna gelindi. Cuma ve Cumartesi günü serbest antrenmanlar ve sıralama turları ile tüm dünya, 9 yıl önce sona eren İstanbul yarışının heyecanını yeniden hatırladı.

Asfalt bahane mi edildi?

Cumartesi günü sıralama turlarında yağmurla kayganlaşan zeminde genç kuşak F1 pilotları, cesaretlerini ortaya çıkarma şansı bulurken, herkes takımların lastik stratejilerini ve tartışılan yeni asfaltın üzerinde tutunma sorunlarını konuşuyordu. Mercedes-Benz AMG Petronas pilotu Lewis Hamilton’un sanki planlı bir şekilde duruma bahane etmek için yaptığı, ‘Asfalt çok berbat’ açıklaması bile tüm dünyada bir anda gözlerin İstanbul’a çevrilmesini sağladı. Son yıllarda kolay yarışlara alışmış pilotlara stres, adrenalin arayan motor sporları tutkunlarına da keyif yaşatan sağanak yağmurun altındaki cumartesi günkü sıralama turları bile uzun süredir ilk kez asıl yarışın favorisini kestirmenin zor olduğu zamanlarla tamamlandı.

En fazla etkileşimi aldı

Tabii diğer taraftan asfalt tartışmaları, ‘Acaba bunu bilerek, bahisleri yükseltmek için mi istiyorlar?’ sorusunu da gündeme getirdi. Çünkü eğer asfalt yenilenmese bu kez de, “15 yıllık asfaltta, yama yapılmış piste yarışmak berbat’ diyeceklerine eminim. Ama öyle ya da böyle bu tartışmaların hepsi tüm gözleri İstanbul’a çevirdi. Bırakın bugünkü asıl yarışı, ‘İstanbul’ cumartesi günkü sıralama turuyla bile tüm dünyada sosyal medyada en fazla konuşulma, etkileşim alma başarısını gösterdi. Yarış günü sabah açan güneşe rağmen kurumayan zeminde savrulmaya devam eden dünyanın en gelişmiş hız makinaları, Intercity üstünde oluşturulmayla çalışılan kara bulutlara rağmen sıralamanın her an değiştiği çok büyük bir heyecana sahne oldu.

İstanbul'da 7. şampiyonluk

İlk sıralarda yer almasına rağmen avantajını kullanamayanlar ile arkadan gelen favori isimler arasında çok kıyasıya bir mücadele yaşandı. Tam 58 turun sonunda ise asfaltı beğenmeyen ve yarışa 6. sıradan başlayıp, usulca herkesi geçen Lewis Hamilton, İstanbul’da birinci gelirken, 94 kez Formula 1 yarışı kazanan ilk pilot ve Michael Schumacher’den sonra 7 kez Dünya Şampiyonluğuna ulaşan olan ikinci pilot oldu. Hamilton’un beğenmediği asfaltta 7. şampiyonluğunu ilan etmesi de bu yarışı şimdiden tarihe geçirdi. Diğer yanda bu rekorun İstanbul Park’ta ilan edilmesinin ayrı bir önemi de, tüm dünyanın ilgisinin Türkiye’de toplanmasına yol açtı. Ayrıca kimsenin şans vermediği Racing Point takımından Perez ikinci olurken; Ferrari de Vettel ve Leclerc akıllıca pilotajlarıyla üçüncü ve dördüncü sırayı aldı.

Ne olur 9 yıl beklemeyelim

Sonuçta, asfalt, yağmur, lastikler derken son zamanların en zorlu, en heyecanlı Formula 1 yarışı, hiçbir aksaklık yaşanmadan paha biçilmez başarılarla tamamlandı. İnşallah İstanbul’da bir daha Formula 1 izlemek için 9 yıl daha beklemez, önümüzdeki yıl takvimde kendimize yer buluruz. Bunun için kuşkusuz bu yıl Formula 1’i İstanbul’a kendi imkanlarıyla getiren Intercity’nin sahibi Vural Ak’a her alanda destek olmak gerekiyor. Çünkü ülke ekonomilerine ve tanıtımlarına büyük katkı veren bu organizyon normalde pandemi dönemindeki gibi ucuz bir iş değil.