Tekvîr Suresinin 8. ve 9. Ayetlerinde, “o diri gömülen (Kız çocuğu), hangi günahla öldürüldü? Sorulduğu vakit.” (Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, 1962, 8/5593.) der. Buna dayanarak cahiliyede kızların diri diri gömüldüğü iddia edilir.
“onlardan birine kız çocuk müjdelendiğinde yüzü simsiyah kesilir. öfkeden kuduracak gibidir o.” “kendisine müjdelenen ‘kötülükten’ utanarak halkından kendini gizlemeye çalışır. şimdi onu utana utana tutsun mu, yoksa toprağa mı gömsün! ne kötü yargıda bulunuyorlar.” (16 NAHL:58-59). Bu da, kız çocuklarının hiç makbul olmadığını anlatır.
TARİH KİTAPLARINDA GEÇMİYOR
Kız çocuklarının ilk ne zaman-nerede diri diri gömüldüğü tarih kitaplarında geçmemektedir. Genelde Kız ve erkek bebek doğumları bir denge içindedir. Sadece çok kücük dalgalanmalar vardır iki cinsiyet arasında. Özetle, eğer doğan kız çocuklarının %10 bile toprağa gömülse toplumda ciddi bir çöküş ve nüfus gerilemesi olacaktır.
Buna Arapların çoklu evlilikleri de ekleyiniz. (Erkek nüfusu savaşlar dolayısıyla azaldığı için denge sağlanmış olabilir ama yine de çok karılılık için çoğu kızın yaşaması gerekti.) Kız çocukların çoğu veya hepsi diri diri gömülse idi araplar soylarını devam ettiremezdi. Gömülecek kızı kim doğuruyordu? Bir insanın çocuğunu diri diri gömebilmesi mümkün mü? Bu basitçe, bir gelenekle açıklanabilir mi?
İ.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi Güz 2016/7(2) 53-69 da yayınlanan, F. ZENGİN’in araştırmasına göre; Genel olarak kız çocukları, bazen de erkek çocuklarının öldürülmesi cahiliye devri Arap toplumunda birçok kabile tarafından uygulanan bir gelenekti. …Bazı insanlar karşı durmuş, kendileri bu suçu işlemekten imtina ettikleri gibi evladını geçim korkusuyla yahut diğer bir takım toplumsal baskılar nedeniyle öldürmek isteyenlere de engel olmuşlardı. Kız çocuklarının öldürülmesinde açlık korkusu, çarpık namus ve iffet anlayışı ile sosyal baskı gibi sebepler ön plana çıkmaktaydı.
Araplarda bir erkeğin şerefi ilk doğan çocuğunun erkek olmasıyla paralelmiş ve bu yüzden erkek olana kadar, bazı ailelerde doğan kız çocukları sanki hiç olmamışlar gibi toprağa gömülüyormuş. (Bu, Araplarda erkeği üstün, kadını hakir görme zihniyeti, cahiliyeden sonra da azalarak sürmektedir.) Gömenler, bunu namuslarını korumak veya ar telakki ettikleri için, bazıları sakat veya çirkin olarak doğduklarından, bazıları da ensest nedeniyle-sonucu gizlemek için gömdüğü iddiaları var.
Her kız çocuğu gömülmüyormuş. vicdanı elvermeyenler gömmüyorlarmış vs. Ancak bu kimseler de, kızı olduğu için toplumda boynu bükük geziyor, herkesten utanıyorlarmış vs. vs.
Yine de, T.Dursun’a göre İslam Öncesi Kız Çocuklarının yaygın olarak diri diri gömüldüğünün gerçek olması zor ve çelişkili. Çünkü:
1- Kız çocuklarının neden”diri diri gömüldükleri”, Kur’an yorumlarında, hadislerde anlatılırken değişik ve çelişkili “neden”ler ileri sürülüyor:
– Kız çocukları, “yoksulluk yüzünden diri diri gömülüyordu.”- Kız çocukları, “ailelerine leke sayıldığı için diri diri gömülüyordu.” Kız çocukları, “meleklere katılsınlar diye diri diri gömülüyordu. Çünkü Melekler de Tanrı’nın kızları diye niteleniyordu.”
Tefsirlerde yer alan “neden”ler böyle. (Bkz. Râzî, 31169.) Düşünün, hem “melek”lere “Tanrı’nın kızları” diye inanılıyor olacak, hem de kız çocuğu, “ailesi için leke” sayılacak. “Melek” son derece “kutsal bir varlık” görüldüğüne göre, kız çocuğu ailesi için “leke, utanç verici” olamaz. Tersine, son derece “övünç kaynağı” sayılması gerekir “kız”ın. Ayrıca, “meleklere katılsınlar” diye diri diri gömmeye niye gerek görülsün? Bunun için “ölmek” ille de gerekli görülüyorduysa “diri diri toprağa gömmek” niye? “Ölme”nin başka türlüsü yok muydu? Tüyler ürpertici cinayet niçindi?
2- İleri sürülen neden’lerin gerçek olduğu varsayılmış olsa, “kız çocuğu diri diri gömme” geleneğinin çok yaygın olduğunu düşünmemek gerekir. Kız’ın ailesi yoksulsa, “yoksulluk’tan; zenginse “âr (leke, kınama konusu)” olmasından; ayrıca “meleklere katılsın” diye; yani her durumda uğrayacağı sonuç aynı: Diri diri gömülmek yaygın olsaydı, Araplarda “kız” kalır mıydı? ve “kadın” olur muydu? Oysa belgeler ortaya koyuyor ki, Araplarda “kadın çokluğu” vardı.
3- Kız çocuklarının diri diri nasıl gömüldükleri’ni de tefsirler değişik biçimde anlatmakta:
Kız çocuğu 6 yaşına gelince, adam karısına: ‘Haydi bunu temizle, süsle, hısımlarına gezmeye götüreceğim.’ derdi. Oysa çölde bir kuyu kazmıştır onun için. Kızı alıp oraya götürür; ‘Bak şunun içine!’ der, sonra da arkasından iterek çocuğu o çukura düşürür ve üzerine toprağı döküp yığardı.
Ya da gebe karısının doğum günü yaklaştığında, koca bir kuyu kazardı. Ağrısı tutunca kadın o kuyunun başına giderdi, kız doğurursa içine atardı kuyunun.” (Bkz. Tefsirler, örneğin Arapçalardan F. Râzî, 31/69; Türkçelerden Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, 81 5603, 5604.)
Araplarda, bu olayların “yaygın biçimde” yaşandığı yalan. Ne bir baba, ne de bir anne burada ileri sürüleni kolay kolay yapamaz. Bu tür şeyin olması, insan doğasına aykırı. İlkellerde, çocukların Tanrılara kurban edildikleri’ni biliyoruz. Ama, Araplar, o sıralarda, “ilkellik” dönemini çoktan gerilerde bırakmışlardı. Kaldı ki burada söz konusu olan “Tanrı’ya kurban” da değil. Aktarmalarda da bu ileri sürülmüyor. Böyle bir şey, yani “çocuğu Tanrı’ya kurban etme” olsa, çok yaygın değil, tek tük olurdu . “Kız çocuklarının yoksulluk için, ya da leke sayıldığı için… diri diri gömüldüklerini” ileri sürmek ve bunu kabul etmek, “annelik, babalık” ne demek, bilmemektir. Ayrıca “insan’ı, insanın doğasını tanımamaktır. İnsanlar, ileri sürülen türden şeyi yapmış olsalardı, türlerini sürdüremezlerdi.
Araplarda, “kız çocuklarını diri diri gömme” geleneği bulunsaydı, İslam öncesinin Arap şairlerinin şiirlerinde de dile getirilirdi. Hem de yaygın olarak yer alırdı şiirlerde, oysa bu yok. Tefsirler, Ferezdak’ın iki dizesi üzerinde durur. Ne var ki, tefsirlerde bu iki dizi de hep aynı sözcüklerden oluşmuyor, iki dizi de değişik biçimde yer alıyor. (Karşılaştırarak bkz. Arapçalardan Taberi. Câmiu’l-Beyân, 30/46; F. Râzî, 31169, Türkçelerden Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, 815, 604.) Dizelerin değişik olması göz önünde tutulursa, sonradan uydurulduğu bile düşünülebilir.
Kaldı ki, Ferezdak’ın olduğu ileri sürülen bu iki dize, bize “kız çocuklarının diri diri gömüldüklerini” açık açık anlatıyor. Kimi tefsirde yer alan biçiminde dizeler şu anlamda: “Bizden öyle kimse çıkmıştır ki VÂÎDAT’ı önlemiş ve VEÎD’i diriltmiştir de artık kimse VEÎD olmamıştır.” (Bkz. F. Râzî ve Hamdi Yazır.) Hamdi Yazır, “VÂÎDAT’a, “çocuklarını gömen vaideler (anneler)” anlamını veriyor. Sözcüğün kökü olan “ve’d” eğer “gömme”yse, “nasıl bir gömme”dir, belirtilmiyor. H. Yazır da yalnızca “gömme” anlamını veriyor, “diri diri gömme” demiyor. Varsayalım ki buradaki “gömme”, tefsirlerde anlatılan türden “diri diri gömme”dir, o zaman dizelerdeki “VÂİDAT” niye?
Bu sözcük, “çocuklarını diri diri gömen anneler” demekse, tefsirlerde anlatılana uymuyor.
Çünkü tefsirlerde, “kız çocuklarını diri diri gömen’in “anneler” değil, “babalar” olduğu anlatılıyor. Bir başka terslik de şu: Tüm tefsirlerdeki biçimlerinde, dizelerde gömülen’i anlatmak için “veîd” sözcüğü yer alıyor. “Veîd”se eril (erkeğe ait) bir sözcüktür, anlatılan eğer “kız çocuğun diri diri gömülmesi”yse niye dişili olan “veîde” ya ayetteki gibi “me’ûde” yer almıyor? Yani şiirde, “gömülen”in “dişi” değil, “erkek” olduğu anlatılıyor. Bundan, “kız çocuklarının diri diri gömüldükleri” anlamı çıkarılabilir mi? Elbette ki hayır.
Muhammed’in şöyle bir hadisi var: Vâid de, mev’ûde de cehenemdedir.” (Bkz. Ebu Davud, Sünen, Kitabu’s-Sünne/18, hadis no: 4717.) – “Kız çocuğunu diri diri gömende, diri diri gömülen kız çocuğu da cehennemdedir.” , “Kız çocuğunu diri diri gömen kimsenin CEHENNEME gitmesini anladık, ama o zavallı kız çocuğunun cehennem de işi ne, o niye cezalandırılıyor?” diye sorabilirisiniz, “Kız çocuğunun, zulme uğramış olanın ve de kadının hakkı İslam’da böyle mi korunuyor?” diye de ekleyebilirsiziniz. Ama bu alanda kafa yormaya gerek yok. Varsa, diri diri gömmenin nadir olduğunu bilelim yeter.
ÖZETİ: Araplarda erkek çocuk önemli ve prestij konusu olduğundan, Kızlar insandan sayılmadığından, sadece kızı olan kısır gibi görülürmüş. Öyle ki, Evli erkekler, oğlunun ismiyle anılırmış. Mesela Ebu Bekir; Bekir’in babası anlamına gelir. Ebu Ayşe olmaz-duymazsınız mesela. (“Sabahları erken kalkmayı alışkanlık edinen kişi” manasına da gelen Bekir’in yaygın anlamı “deve yavrusu”dur.)
Araplarda ilk çocuk erkek olması isteniyordu . Belki de bu yüzden, ilk çocuk kız olursa özellikle sakat/hastalıklı vs. ise ve nadiren öldürülüyordu. (Ancak bunun yaygın bir gelenek olması mümkün değil.) İlk erkek evlat sonrasında kız olursa sorun yok diye düşünülüyordu. Bugün hala biraz sorun ediyorlar, ancak çözümü öldürmek yerine, yok saymakta bulmuşlar.
Diri diri gömme olayı ve Hz. Haticenin eğitimli (okur yazar) ve zengin biri (kervan sahibi vs.) olduğu düşünülürse, kadının durumunun İslam öncesi daha kötü olduğu tartışmalıdır. Hz. Muhammed’in kız babası olduğunu da göz önüne almak gerek. İlan ettiği dinin-ilettiği sözün gereği ve kız babası olarak bu korkunç geleneğe karşı olması doğaldır.
Velev ki, bu gömme olayı gerçek ve kadının durumu iyileşti. (Cariyelik ve çok karılılık islamdan sonra da sürmüştür ) Velev ki kadının cahiliyede 10 puan üzerinden 1 olan durumu 3’e 5’e çıkarıldı, yarım insan sayılarak. (Şahitlikte, mirasta vs.) O dönem orta Asya Türklerinde kadının hakkı-konumu 10 üzerinden 9’du. (1 puan fiziksel nedenlerle vs. fark diyelim.) Türkler İslamlaştırıldıkça kadının durumu zamanla 8’e, 7’ye, 6’ya düşmüştür. (O da korunduğu kadar, öz geleneklerinin etkisiyle.) Atatürk, Türkiye’de kadına eski hak ve hukukunu yeniden vermiştir. Ancak Araplaşma sürecinde kadınlarımız bu hak ve statülerini kaybetme yolundadır.