Gündem

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan önemli açıklamalar!

Abone Ol

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin genel merkezinde Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu. Erdoğan, bu akşam Almanya Başbakanı Angela Merkel ve AB Konseyi Başkanı Charles Michel ile görüşeceğini söyledi. Doğu Akdeniz'deki gerilimle ilgili konuşan ve ''Kimse kendini dev aynasında görmemeli. Açık, net konuşuyorum, şov peşinde de koşmamalı'' diyen Erdoğan, ''Bizim kimsenin hakkında gözümüz yok ancak hiçbir ülkeye de hakkımızı yedirmeyiz'' dedi. Koronavirüsle ilgili uyarılarda da bulunan Erdoğan, ''Bu dönemde eğlencelere ara'' ifadelerini kullandı.

Erdoğan, parti genel merkezinde düzenlenen AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, yarın AK Parti'nin kuruluşunun 19'uncu yılına hep birlikte ulaşacaklarını, bu akşam partinin 19'uncu yaşını Ankara'da yine büyük bir coşkuyla heyecanla kutlayacaklarını söyledi.

Tam 19 yıldır heyecanlarından hiçbir şey kaybetmeden aşk ile çalışan yorulmaz inancıyla aziz millete hizmet için koşturduklarını ifade eden Erdoğan, köprüler, hastaneler, yollar ve okullarla ülkenin dört bir yanına mühürlerini vurduklarını belirtti.
Erdoğan, 81 vilayetin her birinde projelerin, 922 ilçenin her birinde yatırımların olduğunu, köylerde, mahallelerde kendileriyle anılacak eserlerin bulunduğunu ifade etti.

"KARŞIMIZDA VESAYETİ, CHP'Yİ BULDUK"

Türkiye'yi demokrasiden sağlığa, eğitimden adalete, güvenlikten ekonomi, ticaret ve üretime kadar her alanda adeta şaha kaldırdıklarını vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sadece yatırımlarda değil özgürlüklerde de Türkiye'yi dünyanın en ileri ülkelerinden birisi haline getirdik.

Geçmişte vatanperver, milliyetperver bütün devlet adamları taş üstüne taş koymaya çalıştıkça karşılarında sürekli olarak CHP zihniyetini bulmuştu. Merhum Menderes'ten, Rahmetli Özal'a, Erbakan ve Türkeş'e kadar bütün liderler CHP'nin sabotajlarına maruz kalmıştı.

Biz de attığımız her adımda, hayata geçirdiğimiz her reformda karşımızda ilk önce CHP'yi ve ortaklarını bulduk. Darbe dönemlerinin insanımızın gönlünde bıraktığı izleri temizlemek istedik.

Karşımızda vesayeti, CHP'yi bulduk. Başörtüsü, kılık kıyafet üzerindeki antidemokratik kısıtlamaları kaldırmak istedik, karşımızda yasakçı CHP'yi bulduk. Ekonomimizi büyütmek, ihracatımız artırmak, 81 vilayetimizi yollarla barajlarla hastanelerle donatmak istedik karşımızda yine CHP'yi bulduk ama onlara rağmen biz bunları yaptık ve yapmaya devam ediyoruz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hızlı treni, köprüleri dünyanın en büyük havalimanlarından birini, Avrasya Tüneli'ni, Marmaray gibi asrın projesini yaptıklarını ama karşılarında yine CHP'yi bulduklarını aktardı.

"Şimdiye kadar ne yaptıysak, neyi başardıysak CHP'nin takoz ve gerilim siyasetine rağmen başardık." diyen Erdoğan, Allah'ın yardımı ve milletin desteğiyle demokrasiye, ekonomiye, birlik ve beraberliğe yönelen tüm girişimleri boşa çıkardıklarını dile getirdi.

"ONLAR ÇAPULCULARIN YANINDA VE ARKASINDA YER ALDILAR"

Gezi olaylarında, milletin iradesine kast eden çapulculara meydanları boş bırakmadıklarına dikkati çeken Erdoğan, şunları söyledi:
"Onlar o çapulcuların yanında ve arkasında yer aldılar. 17-25 Aralık'ta hükümetimize saldıran alçaklara, 15 Temmuz'da bağımsızlığımıza hamle yapan FETÖ'cü teröristlere boyun eğmedik.

Hendek terörü ile vatanımızı parçalamak isteyenleri açtıkları çukurlara Allah'ın izniyle biz gömdük. Afrika'dan Asya'ya, Avrupa'dan Amerika'ya kadar dünyanın dört bir yanında ay yıldızlı bayrağımızı gururla dalgalandırdık.  FETÖ paçavraları önünde sabahlara kadar nöbet tutanlar, 15 Temmuz gecesi tankların arasından kaçıp belediyesine sığınanlar, milletin direnişine 'kontrollü darbe' iftirası atanlar, her defasında kaybettiler, karşılarında bizi buldular. Terörle, şiddetle, gazete manşetleriyle iktidar hayali kuranlar, AK Parti'nin çelikten iradesi karşısında gayelerine ulaşamadılar."

Erdoğan, 19 yıl önce kefen giyerek çıktıkları kutlu yolda alınları ak, başları dik bir şekilde yürümeyi sürdürdüklerini ifade etti.
Türkiye'ye hizmet etme, eserler, projeler kazandırma şerefi bahşettiği için Allah'a hamd ettiklerini belirten Erdoğan, bu dava için ter döken ve ahirete göç eden yol arkadaşlarına Allah'tan rahmet diledi.

Kuruluş yıl dönümü kutlamaları konuşmasında nereden nereye gelindiğini, hangi mücadeleleri verdiklerini, nasıl bir Türkiye hayal ettiklerini aziz millet ile paylaşacaklarını söyleyen Erdoğan, son 19 yılın bir muhasebesini yapacaklarını, partinin başta kadın ve kadın kolları meselesi olmak üzere farklı alanlardaki vizyonunu ortaya koyacaklarını açıkladı.

Allah ömür, millet de destek verdikçe Türkiye'ye hizmet sancağını daha yukarılara taşımaya devam edeceklerini ifade eden Erdoğan, son toplantılardan bu yana çalışmaları, açılış, kabul, ziyaret programlarını yoğun bir şekilde devam ettirdiklerini dile getirdi.

MERKEL İLE TELEFONLA GÖRÜŞECEK

Astana formatındaki zirve toplantılarının 6'ncısını Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile video konferans yoluyla gerçekleştirdiklerini, ardından bölgesel meseleleri ve ikili ilişkileri ele almak üzere Katar'a günübirlik bir ziyaret düzenlediklerini hatırlatan Erdoğan, "Bu dönemde Merkel'den Trump'a, Putin'den Aliyev'e kadar pek çok liderle telefon diplomasisi yürüttük. Nitekim bugün Almanya Başbakanı Angela Merkel ve AB Konseyi Başkanı Charles Michel ile görüşmem olacak." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yapımı tamamlanan sağlık yatırımlarını, hidroelektrik santrallerini, sulama tesislerini, çevre yollarını, köprüleri, tünelleri, kurumlara ait hizmet binalarını devreye aldıklarını vurguladı.

"ENERJİSİNİ 15 TEMMUZ'U İTİBARSIZLAŞTIRMAK İÇİN HARCADI"

15 Temmuz direnişini, 4. yıl dönümünde farklı programlarla anlamına ve önemine uygun şekilde milletçe idrak ettiklerini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şehitlerimizin destansı mücadelelerini, gazilerimizin fedakarlıklarını bu vesileyle bir kez daha hatırlattık. CHP Genel Başkanı, 15 Temmuz'da milletin gururuna ortak olmak yerine yine kışkırtma ve yalan siyasetiyle bunu gölgelemeye çalıştı.

Aradan 4 yıl geçmesine rağmen o gece darbecilerin kendisine ne için yol verdiğini halen açıklığa kavuşturamadı. Kimlerle hangi pazarlıkların döndüğü 4 yıl sonra bile milletimize izah edilmedi. CHP Genel Başkanı, milletin huzuruna çıkıp o geceye dair karanlık noktaları aydınlatmak varken, tüm enerjisini 15 Temmuz'u itibarsızlaştırmak, darbeci alçakları aklamak için harcadı. Ancak hakikatlerin er ya da geç gün yüzüne çıkmak gibi bir huyu vardır.

CHP Genel Başkanı ne kadar kaçarsa kaçsın eninde sonunda bu gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalacaktır. Kendisine tavsiyemiz, 15 Temmuz sendromunu sağa sola çamur atarak değil şüphe bulutlarını ortadan kaldırarak aşmasıdır."

Erdoğan, abideleşen mücadeleleriyle ülkeyi FETÖ'ye teslim etmeyen tüm kahramanları rahmetle yad etti, gazilere şükranlarını sundu.

Erdoğan, Türkiye'nin yıllarca tasarımı, üretimi kendisine ait bir otomobilin hayalini kurduğunu belirterek, 'Devrim' arabası gibi bu yönde yapılan bazı girişimlerin ya sabote edildiğinin ya da son derece basit sebeplerle rafa kaldırıldığının altını çizdi.

Erdoğan, aralık ayında Türkiye'nin otomobillerini tanıtarak, örnek modelleri kamuoyuyla paylaştıklarını, 18 Temmuz'da ise otomobillerin mühendislik, tasarım ve üretim tesislerinin tören atma töreninin de Gemlik'te gerçekleştirdiklerini hatırlattı.

86 senelik uzun bir tahassürün ardından Ayasofya-i Kebir Camii'ni cuma namazı ile yeniden ibadete açtıklarını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Hamdolsun, gençlik yıllarımızın bir rüyası olan bu hedef önünde yıllarca yaptığımız mitinglerle, 'Zincirler kırılsın Ayasofya açılsın' diye sloganlar attığımız Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nin yeniden ibadete açılmasının milletimize, ümmete ve tüm insanlığa tekrar hayırlı olmasını diliyorum.

Rabbime bize tekrar Ayasofya'yı yeniden Kur'an'la namazla buluşturma imkanı bahşettiği için hamdediyorum. Bu fiili, rüyamızı gerçekleştirdiği için defalarca hamdediyoruz. Önünde o Sultanahmet Meydanı buna şahit. Orada yaptığımız mitingler buna şahit. On binlerle yaptığımız o mitinglerde, o haykırışlarımız buna şahit. Elhamdülillah, 86 yıllık aradan sonra tekrar buranın ibadete açılmış olması, bizler için mutlulukların en büyüğü. Rabbim bunu bizlere nasip etti."

Erdoğan, Ayasofya'nın ibadete açılmasıyla tüm İslam aleminin ayrı bir mutluluğun içerisinde olduğunu belirterek, "Geri dönüşlerden de bunu görüyoruz, okuyoruz. Kimler memnun, kimler değil o da bu işin en önemli yanı. Onlar da bu işin değerinin ne anlama geldiğini ortaya koyuyor. Cumhurbaşkanı kabinesinin ikinci yılında böyle bir gerçek, böyle bir fiili ortaya koymak bizler için ayrı bir mutluluk vesilesi." dedi.

Türk siyasetine ilk defa kendilerinin kazandırdığı bir geleneği devam ettirdiklerine dikkati çeken Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı sisteminin ikinci yılında değerlendirme toplantısı yaptıklarını söyledi.

Erdoğan, bakanlıklar ve kurumların iki yıllık icraatlarını, ana hatlarıyla paylaşma noktasında önemli bir fırsat olduğunu dile getirerek, böylece AK Parti'nin eser ve hizmet siyasetini Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin Türkiye'ye kazandırdıklarını tekrar görmüş olduklarına işaret etti.

"LÜBNAN HALKININ YANINDA OLDUĞUMUZU GÖSTERDİK"

Kurban Bayramı'nı tıpkı Ramazan Bayramı gibi koronavirüs salgınının gölgesi altında biraz buruk geçtiğini ifade eden Erdoğan, bayram sonrasında dost ve kardeş ülke Lübnan'dan gelen acı haberle yüreklerin dağlandığını belirtti.

Beyrut Limanı'nda meydana gelen ve büyük bir yıkıma sebep olan patlama sonrasında AFAD, TİKA, Kızılay ve Sağlık Bakanlığını seferber ettiklerini anlatan Erdoğan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun geniş bir ekiple Beyrut'a gittiklerini ve bütün yetkililerle görüşmeler yaptıklarını anlattı.

Sivil toplum kuruluşlarının da aynı şekilde Beyrut'a giderek, gerekli ihtiyaçları yerinde tespit ettiklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sivil toplum kuruluşlarımız, ülkemizin dostluk eli olarak hemen Lübnanlı kardeşlerimize yardıma koştular. Cumhurbaşkanı Yardımcımız ve Dışişleri Bakanımızı Beyrut'a göndererek, bu zor günlerinde Lübnan halkının yanında olduğunu gösterdik. Sağlık Bakanlığımızın tıbbi malzeme yardımlarıyla TİKA'mızın tedarik ettiği 400 ton buğday, bu ziyaret vesilesiyle Beyrut'a ulaştırıldı." diye konuştu.

Erdoğan, AFAD ekiplerinin de bölgede arama kurtarma enkaz kaldırma çalışmalarına devam ettiğini belirterek, Kızılay'dan görevlendirilen uzman ekiplerden oluşan heyetin ise hastanelerde sağlık hizmeti verdiğini söyledi.

"MEZHEP TAASSUBUNDAN KURTULAMAYAN İSLAM ÜLKELERİ VAR"

Başbakanlığı döneminde Sayda'da modern bir hastane yaptıklarını aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
"Mezhebi bazı taassup sebebiyle o günden bugüne hastanedeki bütün araç, gereç paketlerinin, sandıklarının içinde duruyor. Hastane hizmete hala açılmadı. Şimdi, sözünü aldık. Bu hastane, modern bir hastane, hemen hizmete açılır. Biz kendilerine söyledik. Gerekirse biz size doktorları da göndermek suretiyle hem burada doktor yetiştiririz hem de belli bir süre bizim doktorlarımız belli bir süre bu hizmeti sizlere verirler.ü Birileri gibi bizim derdimiz fotoğraf çektirmek, kameralar karşısında şov yapmak değil. Ezeli ve ebedi kardeşliğimizin gereği olarak biz Lübnan'dayız. Giden arkadaşlarımız, Macron'un yaptıklarını değil tam aksine insanlığımızın gereğini yerine getirdik. Macron filan bunların derdi tekrar sömürgeci yapıyı ayağa kaldırmak. Bizim öyle bir derdimiz yok. Biz insani ve İslami görevimizi yerine getirdik, getiriyoruz. Saad Hariri'nin döneminde oraya gitmiş ve orada bir konuşmam vardı. Bizim inancımızda, Şia, Sünni, şu veya bu böyle bir mezhebi taassup yok. Biz yaratılanı, yaradandan ötürü sevdik. Bugün Lübnan'da bunun için 'varım' demiştik. Şimdi yine aynı anlayışla biz ordayız. Maalesef, bu mezhep taassubundan kurtulamayan İslam dünyasında hala nice ülkelerimiz var."

Erdoğan, İslamiyet'te ırk ve mezhep bağnazlığı olmadığına dikkati çekti.
Lübnan makamları ve Lübnan halkı tarafından Türk heyetine gösterilen iyi karşılamanın en büyük ispatının Türk ve Lübnan bayraklarının bir arada bulunması olduğunu belirten Erdoğan, "Bu, çabalarımızın adeta karşılığı olmuştur. Farklı dini, mezhebi ve etnik gruplardan tüm Lübnanlılar, Türk heyetini büyük bir hasretle bağrına basmıştır. Türkiye hiçbir ayrım yapmadan, çıkar ve hesap peşinde koşmadan Lübnan halkının yanında olmaya bundan sonra da devam edecektir." ifadelerini kullandı.

"ADETA BİR TURNUSOL KAĞIDINA DÖNÜŞMÜŞTÜR"

Türkiye'nin dış siyasette daha aktif, daha kararlı bir tavır takınmasının birilerini rahatsız ettiğine işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bölgemizi kardeş kavgasına sürüklemeye çalışanlar, Türkiye'nin barışı ve adaleti savunan politikalarından rahatsız oluyor. Sadece dışarıda değil, içeride de rahatsız oluyorlar.

Ülkemizi, enerji rekabetinin dışında bırakmak isteyenler, bizim haklarımıza sahip çıkmamızdan da rahatsız oluyor. Özgüven yoksunu bir Türkiye hayali kuranlar, bizim diklenmeden dik duruşumuzdan rahatsız oluyorlar. Ülkemizin Doğu Akdeniz'deki hak ve menfaatlerini garantiye almaya yönelik adımları hem iç politikada hem dış politikada adeta bir turnusol kağıdına dönüşmüştür."

CHP'li bazı siyasetçilerin ve CHP medyasının, milli bir meselede dahi devlete destek vermek yerine Yunan medyasının ağzıyla konuşmayı tercih ettiğini dile getiren Erdoğan, CHP'li vatandaşların, oy verdikleri partinin bu kadar savrulmasının hesabını sandıkta soracağını söyledi.

Erdoğan, önemli olanın CHP'nin ve rakiplerinin savundukları tezler değil, milletin konuya nasıl baktığı olduğunu vurguladı.

"RUM KESİMİ, ADA'YI ADETA TAPULU MALI GİBİ GÖRÜYOR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Başkalarının etki ajanlığını yapan marjinaller dışında, 83 milyonun tamamı, devletimizin uluslararası hukuk çerçevesinde attığı adımları güçlü bir şekilde desteklemektedir. Doğu Akdeniz'de Türkiye, bugüne kadar ne yaptıysa meşruiyet temelinde ve Libya ile olan mutabakat muhtıralarına göre yapmıştır. Akdeniz'de gerginliği artıran Türkiye değil, Türkiye'yi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni yok saymaya çalışan Rum-Yunan zihniyetidir.

Rum kesimi, 2003 yılından beri Ada'yı adeta tapulu malı gibi görüyor, hiçbir hakkı olmadığı
Ada'nın deniz yetki alanlarında petrol/doğal gaz arama faaliyetlerinde bulunmaya yönelik imtiyaz ruhsatları veriyor.  Rum kesiminin sözde ruhsat sahalarından bazıları ise Türkiye'nin kıta sahanlığıyla açıkça çakışıyor. Yunanistan ve Rum yönetimi, Kıbrıs Türklerinin bu coğrafyadaki hidrokarbon kaynakları üzerindeki haklarını gasp etmeye çalışıyor.

Hukuksuz adımların bir başka amacı da Akdeniz'e en uzun kıyı şeridi olan ülkemizi Antalya Körfezi'ne hapsetmektir. Tüm bunlar, Türkiye'yi denizden çevrelemeye dönük hamlelerdir. Biz, daha önce defalarca, böyle bir oyuna asla gelmeyeceğimizi ilan ettik.

Hiçbir yabancı ülke, şirket veya geminin deniz yetki alanlarımızda izinsiz olarak arama/çıkarma faaliyetinde bulunamayacağını dile getirdik. Ancak son dönemde, Doğu Akdeniz'e sahildar olmayan bir ülkenin de kışkırtmalarıyla, Yunanistan ve Rum yönetiminin yanlış adımlar attığını görüyoruz. Kimse kendini dev aynasında görmemeli, çok açık, net konuşuyorum, şov peşinde de koşmamalıdır."

Türkiye'nin şimdiye kadar Yunanistan'la sorunların çözümünü hep diplomaside, müzakere masasında aradığına dikkati çeken Erdoğan, "Kimi zaman karşılık bulamasak da komşuluk hukukumuzu gözeten bir anlayışla hareket ettik. Buradan şu gerçeğin altını kalın çizgilerle çizmek istiyorum. Bizim kimsenin hakkında gözümüz yok, ancak hiçbir ülkeye de hakkımızı yedirtmeyiz. Türkiye'yi ve Kıbrıs Türklerini dışlayan, hak ve hukuku çiğneyen hiçbir girişim ve anlaşmanın başarı şansı yoktur." diye konuştu.

"ORUÇ REİS, 23 AĞUSTOS'A KADAR SİSMİK ARAŞTIRMA FAALİYETLERİNİ YÜRÜTECEK"

Oruç Reis'in pazartesi günü başlattığı çalışmanın Türkiye'nin, Birleşmiş Milletler'e bildirdiği kıta sahanlığının sınırları içinde olduğunu ifade eden Erdoğan, bu sahanın 2012'de Türkiye Petrollerine verilen ruhsat sahalarında yer aldığını söyledi.

Ruhsatları Resmi Gazete'de yayımlayarak Türkiye ve dünya kamuoyuyla paylaştıklarını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Oruç Reis gemimiz, bölgede 23 Ağustos'a kadar sismik araştırma faaliyetlerini yürütecektir. Yunanistan'ın, Ege ve Akdeniz'de ortaya koyduğu tavır ise art niyetlidir.

Türk kıyılarına 2 kilometre, Yunan ana karasına 580 kilometre uzaklıktaki Meis Adası üzerinden deniz yetki alanı talep etmek, akılla ve sağduyu ile izah edilemez. 10 kilometrekarelik bir adanın 40 bin kilometrekare deniz alanına sahip olduğu iddiası, uluslararası hukuk açısından hem komik hem temelsizdir. Buradan Yunanistan'ı, Türkiye'nin hak ve hukukuna riayet etmeye tekrar davet ediyorum. 

Doğu Akdeniz'de çözümün yolu diyalog ve müzakeredir. Sağduyu ve aklıselimle hareket edilirse, herkesin hakkını koruyan, kazan-kazan temelli bir formül bulunabilir. Biz asla gereksiz macera peşinde değiliz, gerilim de aramıyoruz. Ancak benim batı Trakya'daki soydaşlarıma, kardeşlerime saldıranlar da şunu bilmeli ki, bunun uluslararası hukukta da, diğer yöntemlerle de hesabını verecek.

Buradan Avrupa Birliği'ni de uyarıyorum. Avrupa Birliği olarak üyeniz olan bir ülke, Avrupa Birliği hukukuna göre azınlıkların hukukunu koruma sorumluluğunu yerine getiriyor mu, getirmiyor mu? Bunun hesabını Avrupa Birliği'nin, Yunanistan yönetimine sorması lazım.

Nitekim bugün yapacağımız görüşmelerde her iki siyasetçiye de bunu hatırlatacağım. Biz sadece adalet istiyoruz, hakkaniyet istiyoruz, soydaşlarımızın hukukunu korumak da bizim görevimizdir. Bunu da hatırlatmak istiyorum. Tüm muhataplarımızın da ülkemizin ve Kıbrıs Türklerinin haklarına saygı göstermelerini bekliyoruz."

"TEMİZLİK, MASKE VE MESAFE ÜÇLÜSÜNE SAHİP ÇIKIN"

Erdoğan, koronavirüs salgının hayattaki pek çok şeyi kökten değiştirdiğini belirterek, gerek AK Parti'de gerekse diğer çalışmalarla birlikte süreçleri virüs gerçeğine göre yeniden dizayn ettiklerini söyledi.

Her kim hastaneye düşer veya vefat ederse bunların kendilerini yaralayacağını ifade eden Erdoğan, "temizlik, maske ve mesafe" üçlüsüne milletin sahip çıkmasını istedi, bunlara sahip çıkılması halinde Türkiye'nin bu konudaki derdinin azalacağını dile getirdi.


"Temizlik, maske ve mesafe"nin öneminin altını çizen Erdoğan, "Bakıyorsunuz maskeyi taktığını söyleyen, maskeyi çenesinin altına koymuş. Bu olmaz. Bunları dikkatle uygulamamız lazım. Hastanelerimiz, yeterli sayıda, hatta dünyaya göre çok daha fazla bir konumdayız. Böyle olduğuna göre bizler, burada maskeye, mesafe ve temizliğe dikkat edeceğiz ki öbür tarafta, zaten hastanelerimiz en modern anlamda var. Hamdolsun doktorlarımız büyük çabalarla, gayretler sarf ettiler, sarf ediyorlar." diye konuştu.

Ambulanslar, ambulans helikopterleri ve ambulans uçakların seferberlik halinde olduğunu aktaran Erdoğan, bütün bunlarla dünya ile yarışıldığını ve ilkler arasında bulunulduğunu söyledi.

"HASTANE YATAKLARINDA KOMADA YATMAKTANSA, EĞLENCEYE ARA VERMEK DAHA EVLADIR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ama halkımız da bizi anlasın. Yani toplu yerlerdeki birçok yapılan eğlenceler, şunlar, bunlar vesaire, ara verin. Bu dönemde de eğlencelere vesaire ara verin. Herhalde hastane yataklarında komada yatmaktansa, eğlenceye ara vermek daha evladır.

Bunları yapmayalım. Aileleri üzmeyelim. Bunun için tedbirle hareket edelim. Tedbir bizden, takdir Allah'tan. Buna dikkat edelim. Şu anda attığımız adımlarla biz çok daha iyi bir hedefe ulaşalım diyoruz. Sizlerin de illerinizde ve görev alanlarınızda aynı hassasiyetle çalıştığınıza inanıyorum."

Erdoğan, virüs sebebiyle oluşan atmosferin asla rehavete ve karamsarlığa sürüklememesi gerektiğini vurguladı.

"SALGININ SEBEP OLDUĞU SIKINTILARI ANCAK DAYANIŞMA İLE AŞABİLİRİZ"

Öncelikli görevlerinin her şart altında şehirlere ve insanlara hizmet olduğunu belirten Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Salgının sebep olduğu sıkıntıları ancak dayanışma ile aşabiliriz. Bilhassa bu zorlu süreçte hem virüsle ilgili önlemlerimizi en üst düzeyde alacağız hem de vatandaşlarımızın yanında olacağız.

Açta, açıkta her kim varsa onun imdadına önce biz koşacağız. Bu bakımdan teşkilatıma güveniyorum, sizlere inanıyorum. İnanıyorum ki hangi kapının arkasından bir hıçkırık geliyorsa, bir ses, bir nida geliyorsa, ona ilk ulaşacak olan AK Parti'nin ana kademesidir, kadın kollarıdır, gençlik kollarıdır. Sizler hemen telefonlarınıza sarılmak
suretiyle ilgili birimlerinizi ayağa kaldıracak ve imdada ilk önce biz yetişeceğiz."

Belediyelerle, belediye meclis üyeleriyle ve il genel meclis üyeleriyle imdada yetişeceklerini söyleyen Erdoğan, bu yaklaşımın ihmal edilmemesini istedi.