Çay, çeşitli bitkilerin yapraklarının, çiçeklerinin, köklerinin, gövdelerinin, kabuklarının, tohumlarının kaynatılmasıyla veya haşlanmasıyla elde edilen bir içecek türüdür. Çay çalısının bilimsel ismi Camellia sinensistir. Çay, çalının yapraklarının fermantasyonu, ısıtılması, kurutulması ve bazen diğer meyve veya bitkilerle karıştırılması sonucu hazırlanır.
Etimoloji
Çay kelimesinin dünya dillerinin pek çoğundaki kökeni, dünyaya yayıldığı Çin'de yer alan dillere dayanır. Mandarin lehçesindeki ç'a, Min lehçesindeki (Amoy) t'e ve Kantonca çàh, 茶 karakterinin farklı telaffuzları olup, çayın dünyaya yayılmış farklı söyleniş şekillerinin kökenini oluştururlar. Kantoncaya dayalı çàh formu ilk defa 1559'de Portekizli tüccarlar tarafından chà olarak benimsenmiş ve bu telaffuz tüccarlarca Hindistan'a yayılmıştır. Portekizceye ya dolaysız yoldan Kantoncadan, ya da Kantonca kelimenin Malaycaya alıntılanması ve bu dilden Portekizceye geçmesi yoluyla girdiği düşünülmektedir. İngilizce gibi bazı Avrupa dillerinde kelimenin Portkizceden alıntı chaa, cha, tcha, chia ve cia gibi arkaik muadilleri bulunmaktadır.
Çin'in kuzey bölgelerinde konuşulan Mandarincede yer alan ç'a telaffuzu, Orta Asya'ya ve İran'a İpek Yolu vasıtasıyla yayılmış, bu bölgede Farsça bir ek olan -yi takısı kazanmıştır. Farsçaya girmiş kelime, ilerleyen dönemlerde Rusçaya ('чай'; çay), Arapçaya ('شاي'; şay) ve Hindustaniye (چائے, चाय; çay) alıntılanmıştır. Türkçede kelime ilk 17. yüzyılda tespit edilmiş olup, doğrudan Portekizlilerden, veya Farsçadan alıntılanmış olabileceği öne sürülmüştür.
Avrupa'da daha sonraları Hollandalı tüccarlar tarafından Min lehçesi telaffuzu yaygınlaştırılmıştır. Bu sayede çay Batı dillerinde Min lehçesindeki 't'e kelimesinden türeyip, İngilizce'ye (tea), Fransızca'ya (the), İspanyolca'ya (te), Almanca'ya (tee) yerleşmiştir.
Korece, Vietnamca ve Japoncada yer alan ve içeceğe atıfta bulunan kelimelerin yukarıda belirtilen Çin dillerinin aksine daha eski bir Çince lehçesinden alıntılanmışoduğu öne sürülmektedir. Çayın botanik anavatanı olan Güneybatı Yünnan ve Kuzeydoğu Myanmar'da bulunan dillerde ise bitki ve içecek için Çin dillerinden farklı kelimeler yer alır ve bu kelimelerin Çincede yer alan kelimelerin nihai kökeni olabileceği öne sürülmüştür. Wa halkının dilinde la ve miiem, Burmaca lahpet (လက်ဖက်), Kuzey Tayca miang (เมี่ยง), Lametçe meng bu kelimelere örnek teşkil eder.
Tarihçe
Efsanevî kökenleri
Bir kaynaga göre, çayın ilk yudumlanışı çok eskilere, M.Ö. 2737 yılına, Çin İmparatorluğu'na kadar dayanır. Efsaneye göre Çin’in ilk imparatorlarından Shen Yung , çay bitkisinin tesadüfen sıcak suya düşmesine şahit olur. İmparator, işte bu keşifle birlikte çayın büyüsüne kapılır ve yine efsaneye göre yedi yıl boyunca o bölgede kalarak sürekli çay içer.
Avrupa ve Amerika'ya yayılması
Çayın Avrupa’da ilk söz edilişi ise yüzlerce yıl önce, 1559 yılında gerçekleşir. 1606 yılı ise çayın Avrupa’yla tanıştığı yıl olarak tarihe geçer. 1635 yılından sonra, Hollanda ve Fransa, Avrupa’da çay tüketimine öncülük eden ülkeler olurlar. İlk demlik örneklerinin Çin’den Avrupa’ya ulaşması ise 1650’li yıllarda gerçekleşir.
Çayın Amerika’ya ulaştıran ise Peter Stuyvesant’tır. Bugün New York olarak anılan New Amsterdam’a yerleşen Hollandalı koloniler, Amerika’nın ilk çay tiryakileri olarak tarihe geçerler. Çaya bilimsel adının yani Camelia sinensis’in verilişi ise 1753 yılına rastlar. 1800’lü yıllarda, Avrupa ve Amerika’da yavaş yavaş çay endüstrisi boy göstermeye başlar.
Thomas Lipton’un ilk dükkânı da 1871 yılında, İskoçya'nın Glasgow şehrinde hizmete girer. 1890 yılına gelindiğinde Thomas Lipton, Seylan’da ilk çay tarlasını satın alır. Hindistan’dan getirilen çay tohumları 1903 yılından itibaren Kenya ’da yeşermeye başlar.
Amerika’da sıcak havalarda çay satmakta zorlanan Richard Blechynden, çayı soğuk halde sunmayı akıl eder. Amerika kökenli Ice tea kavramı da işte bu tesadüfle doğar. Poşet çayın keşfi ise 1908 yılında gerçekleşir.
Üst sınıflara hitap eden pahalı bir içecek olmaktan uzaklaşarak gitgide herkes tarafından tüketilen bir içecek haline gelen çay, çeşitli yeniliklerle birlikte gelişmeye devam eder.
Üretim
Hindistan, Sri Lanka, Çin, Türkiye, Kenya, Endonezya, Malavi ve Vietnam dünyada en önde gelen çay üretici ülkeleri oluşturur. Türkiye'de çay, sadece Gürcistan sınırından başlayan ve Fatsa'ya kadar uzanan alan içerisinde yetiştirilebilmektedir. Türkiye'de yaygın olarak çay, Doğu Karadeniz bölgesinden toplanır ve çay yapraklarından yapılan kırmızı renkteki içecek için kullanılır.
Sınıflandırma
Türk usulü ince belli cam bardakta çay
Çayları birçok kritere göre sınıflara ayırmak münkün olmakla beraber; üç temel çay çeşidi vardır. Bunlar, siyah çay, yeşil çay ve beyaz çaydır. Bunların dışında, yetiştiği bahçe, yaprak boyutu, işleme yöntemi, fermantasyon yöntemlerine göre de sınıflara ayırmak mümkündür. "Bitki çayı" terimi meyve ve bitkilerin işlenmesi ile elde edilen içecekleri kapsar. Kuşburnu gibi bitki çaylarında gerçekte çay yaprakları yoktur. Bazı bitkilerin aromaları çaylara eklenerek meyve ve bitki aromalı çaylar elde edilmektedir.
Tıbbi etkileri ve besin değeri
Çay; tein, kafein, teofilin ve antioksidanlar için doğal bir kaynaktır. İçinde bulunan mineraller nedeniyle kemik ve diş sağlığına faydalıdır. Ancak neredeyse hiç karbonhidrat, protein ve yağ içermez, Şeker ya da diğer katkılarla tatlandırılır.
Bilimsel araştırmalarda çayda bulunan theanine maddesi, çaydaki kafein ile dengeli bir şekildedir. theanine maddesi, doğal bir yatıştırıcı olup kafein gibi maddelerinde oluşan etkileri dengeler, bu açıdan kahve sonrası yaşanan kalp çarpıntısı gibi sorunlar çay içenlerde çayla alakalı olarak görülmez. Çay içindeki theanine maddesi, çayı içenin sinirlerini rahatlatır ve tansiyonu dengeler.