Türkiye'yi her fırsatta Ege ve Akdeniz’e çıkarmamak için çalışan Yunanistan, küçük adalara da "Münhasır ekonomik bölge“ uygulayarak gerilim politikası sürdürürken, olay 21 Temmuz günü "savaş noktası"na geldi. İşte uzmanların "Kardak krizinden daha ciddi bir durum" dediği olayın saat saat perde arkası...
Türkiye ile Yunanistan arasındaki tansiyon son yıllardaki en gergin seviyede… Öyle ki geçen haftalarda iki ülke adeta Ege Denizi’nde savaşın eşiğinden döndü.
Alman basını o dönemde yaşananları aktarırken, saat saat bütün detayları kamuoyu ile paylaştı.
Türkiye'nin Oruç Reis isimli araştırma gemisini Meis Adası'nın 180 kilometre açıklarında hidrokarbon kapnaklarını keşif için yapacağı araştırma seferi üzerine, olaylar hızla tırmandı.üİşte 21 Temmuz günü, Ege Denizi’nde Yunanistan’la savaşa ramak kalan o sıcak saatler;
– Oruç Reis araştırma gemisi, Meis'in güneyine hareket edince Yunan jetleri havalandı. Bunun üzerine Türk F-16'ları tam 2.5 saat boyunca Meis ve çevresinde uçtu. Bu bir rekordu çünkü savaş uçaklarının geçişleri 3-5 dakikadan fazla sürmüyordu. Alman basınına konuşan Meis Adası Belediye Başkan Yardımcısı Dimitris Achladiotis, “Böyle bir şey hiç görmedik. Bu uçuşlar hep bir kaç dakikada biterdi” dedi.
18 TÜRK SAVAŞ GEMİSİ MEİS’E HAREKET ETTİ
– Yunanistan donanması alarma geçti ve Salamis Deniz Üssü'nden Yunan savaş gemileri Doğu Ege'ye yola çıktı. Türkiye, en sert cevabı verdi. Aksaz'dan 18 savaş gemisi Meis'e hareket etti. Türkiye, uluslararası hukuka göre de haklıydı, çünkü Adalar'ın münhasır ekonomik bölgeleri yoktu.
– Paniğe kapılan Yunanistan Başbakanı Miçotakis hemen Almanya Başbakanı Angela Merkel'i aradı. Kardak krizinde devreye giren ABD bu kez sessizdi. Tek çare Merkel'di. Merkel, Erdoğan'ı aradı ve “diplomasiye şans verilmesini” rica etti. Sıcak çatışmaya dakikalar kala harekât durduruldu.
– Berlin'in girişimleriyle üçlü mekanizma oluşturuldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın danışmanı İbrahim Kalın, Merkel'in Dış Politika Danışmanı Jan Hecker, Yunanistan Başbakanlık Diplomasi Bölümü Başkanı Eleni Sourani bir kez buluştu. Diplomatik çözüm için tekrar görüşme kararı alındı.
Yunanistan Savunma Bakanı tatilini kesip acilen Atina'ya döndü. Ardından da, Alman ve AB kaynaklarından alınan bilgilere göre, Türkiye ile Yunanistan'ı savaş noktasına getiren olaylar zinciri baş döndürücü bir hızla tırmandı.
ALMANYA'NIN BAKIŞ AÇISI YUNANİSTAN’A YAKIN
Almanya ise Doğu Akdeniz ve Ege konularında Yunanistan'ın tezlerine çok yakın bir konumda. Bu durum, hükümet yanlısı yayınlarıyla bilinen yayın organlarında da vurgulanıyor. Cicero isimli yayın organının Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs uzmanı olduğu belirtilen yazarı Gerd Höhler, Türkiye'nin tavrını eleştiren bir yazı kaleme aldı ve Yunanistan'ın haklı olduğunu iddia ederken, Türkiye'nin haklı duruşunu ise tamamen “yasa dışı” olarak nitelemeye çalıştı. Höhler, “Türkiye, BM Deniz Hukuku Konvansiyonu kuralları uyarınca Yunanistan'a ait ekonomik bölge olan deniz alanlarında hak iddia ediyor. Bunu da, Libya ile yaptığı ve AB'ye göre kabul edilemez olan anlaşmaya dayandırıyor” diye yazdı.
“Türkiye ile görüşmelere ve diyaloğa açığız ancak bunu onların baskıları, zorlamaları altında yapamayız”
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AB'nin uyarıları ve ambargo tehditlerine aldırmadığını belirten Höhler, olayın Kardak krizi benzeri bir kriz olduğunu ve bu kez daha ciddi göründüğünü vurguladı. Merkel'in telefonunun ardından Oruç Reis'in bölgeye gitmediği ve Türk savaş gemilerinin de geri döndüğü vurgulanırken, diplomasiye şans verilmesi için, Berlin'in devreye girdiği ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Danışmanı İbrahim Kalın, Yunanistan Başbakanlık Diplomasi Bölümü Başkanı Eleni Sourani, Merkel'in Dış Politika Danışmanı Jan Hecker'in bir süre önce bir araya geldiği ve ileride sürdürülecek görüşmelerle ilgili karşılıklı görüş alışverişinde bulunduğu belirtildi. Bu üçlünün görüşmelerini sürdüreceği belirtiliyor. Başbakan Miçotakis ise zaman kaybetmeden, “Türkiye ile görüşmelere ve diyaloğa açığız ancak bunu onların baskıları, zorlamaları altında yapamayız” diye konuştu.
“DURUM HASSAS, ÇATIŞMA ÇIKABİLİR”
Alman basını, Doğu Akdeniz'de durumun çok ciddi olduğunu ve her an sıcak bir çatışmaya dönüşebileceği uyarısını yaparken, Türkiye'nin ekonomik durumunun hassas olmasının ise Avrupa Birliği tarafından kullanıldığını, bunun en önemli koz olduğu yorumları yapılıyor.
Öte yandan, Türkiye uzmanı olarak lanse edilen Alman araştırmacı Günther Saufert de, Alman medyasına verdiği röportajda, Türkiye'nin münhasır ekonomik bölge konusunda ısrarlarını sürdüreceğini, bir sıcak çatışma olup olmamasının ise Yunanistan'ın tavrına bağlı olduğunu savundu. Focus Dergisi'nde yayınlanan röportafında Saufert, ABD'nin sessiz kaldığını, “Rusya'nın Doğu Akdeniz'deki rolünü önlemek mi, yoksa Türkiye'yi hizaya getirmek mi gerektiği” konusunda karar veremediğini savundu. AB'nin ise Türkiye konusunda farklı sesler çıkardığını, AB'ye tam üyelik yolundaki zikzakların Türkiye'yi sertliğe ittiği yorumları yapıldı.