Ortak Yayını Köşe Muharrirleri Kıymetlendirdi: 'Seçmenlerin Tercihlerini Değiştirecek Tablo Ortaya Çıkmadı'

Dün akşam yayınlanan İmamoğlu-Yıldırım ortak yayını tüm Türkiye'yi ekran başına topladı. Köşe müellifleri ise bugün hala tesiri devam eden yayını köşelerine taşıdı.

Öne çıkan köşe yazılarından ortak yayının değerlendirmelerini sizler için derledik...

İBB adayları İmamoğlu ve Yıldırım dün akşam ortak canlı yayında bir ortaya geldi

'Siyasiler yüz yüze konuşmaya hamlaşmış'

Gazeteci Murat Ehil, 'Dağ fare doğurdu; yayın seçim sonucunu etkilemez' başlıklı yazısında yayını kıymetlendirdi. Uzman yazısında şu sözlere yer verdi:

"Bunun sebebi tahminen de siyasalların yüz yüze konuşmaya “hamlamış” olmalarıdır. Tahminen tartışma kurallarının AK Parti ve CHP yetkilileri tarafından saptanması, adayların karşılıklı tartışmasına müsaade verilmemesidir. Fark etmez. İsmail Küçükkaya elinden geleni yaptı fakat Ekrem İmamoğlu ve Binali Yıldırım’ın canlı TV yayını tartışmalarında tabir yerindeyse dağ, fare doğurdu. Ekranların başına kilitlenen milyonlarca izleyici, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başbakanlık periyodunda AK Partililerin canlı yayında rakiplerle tartışmasını yasaklamasından bu yana ortadan kalkan bu demokratik âdetin varlığını hatırlaması dışında, adaylardan yeni bir şey duymadı. Hatta daha evvel söylenenler kadarını dahi duymadı."

'Sadece ismi tartışma olan bu programın yapımcılarından, üç saat alacaklıyım'

Habertürk müellifi Murat Bardakçı ise yazısında ağır tenkitlerle programı ele aldı. 'Hayatımın en tatsız, en ruhsuz ve en sıkıcı siyasi tartışmasını izledim' diyen Bardakçı şöyle devam etti:

"Daha açık halde tabir edeyim: Tatsızlığın, ruhsuzluğun ve sıkıcılığın sebebi format gereği karşılıklara konan mühlet sınırlaması, bu türlü bir programı yönetim konusundaki tecrübesizliği daha birinci başta muhakkak olan moderatörün heyecanı ve vakit takıntısı, soruları hazırlayanların bilmeleri gereken en kolay kimi malûmata bile sahip bulunmamaları ve hattâ soru sormak ile saçmalamak ortasındaki farkı da her nedense düşünememeleri idi.

Bu soğuk formatın iştirakçileri cendereye sokmasının sonucunda ortaya bu türlü ruhsuz ve yapılan konuşmalardan da hatırda tek bir cümlenin kalmadığı bir program çıktı!"

'Yayın tatmin edici miydi? sorusunun yanıtının maalesef hayır'

Nihal Bengisu Karaca ise 'Münazaranın yasak olduğu münazara' başlıklı yazısıyla programı ele aldı. Yazısında programın tatmin edici olmadığını söyleyen Karaca'nın yazısının ilgili kısmı şöyle:

"'Yayın tatmin edici miydi?' sorusunun karşılığının maalesef 'Hayır' şeklinde olduğu da ortada. Neden? Doğası gereği "hardtalk" tarzında olması gereken bir münazarada, münazara yoktu da ondan.

Faturayı kendi sabah programını yıllardır başarılı biçimde yapmaya devam eden bir gazeteciye kesmek işin kolayına kaçmak olur. Ben "O protokol ile lakin bu kadar olur" diyenlerdenim. Protokole sadık kalma çabası, haliyle gücün düşmesine neden oldu. Kuralları medyanın, gazeteciliğin değil, siyasetin belirlediği bir düzlemde, bu kadar."

'İki farklı görüş, iki farklı bakış, iki farklı zihniyet'

Sözcü muharriri Necati Hakikat 'Yeni başladı' başlığı ile programı ele aldı. Doğru'nun yazısı şu biçimde:

"Ben şunu anladım: Bitmedi. Yeni başladı. Yine sandığa gideceğiz. Pazar günü kesinlikle gideceğiz. Dün gece “ekran buluşmasından” çıkardığım sonuca nazaran, İstanbul seçimi ikinci defa yapıldıktan sonra da zihniyet farklılığı, fikir yarışı, “seçip iktidara getirdiğine hesap sorma” bilinci ile kararlılığı oluşuncaya kadar devam edecek. Tartışma Binali Yıldırım ile Ekrem İmamoğlu arasında geçiyor üzere görünse de aslı o denli değildi. İki farklı görüş, iki farklı bakış, iki farklı zihniyet. Türkiye'nin geleceği için fikirlerini yarıştırıyordu. Dün geceki ekran buluşması, aslında 'bütün yetkileri elinde toplamış tek adam sisteminin devam edip etmeyeceğinin' münazarası, münakaşası, fikir sergilemesiydi. Binali Yıldırım, 'vekaleten' aday olduğunu aslında gizleyen biri değildi. Dün gece ekranda Tayyip Erdoğan'ı Binali Yıldırım vekaleten temsil etmekteydi."

'İktidar adayının 17 yıl sonra karşılıklı yayına çıkma zorunda kalması bile muhalefet ismine bir başarı'

Yazısında 'seçmenlerin tercihini değiştirebilecek bir tablo ortaya çıkmadı' diyen Murat Sabuncu, programı şöyle kıymetlendirdi:

"Yeni bir kelam duyulacağı ya da fark yaratacak çıkış görüleceği umuduyla oturuldu ekran karşısına. Sandığa gitmeyen ya da kararsız yüzde 2-3’lük bir seçmen için kıymetli olabilecek, "seçmenlerin tercihini değiştirebilecek bir tablo" ortaya çıkmadı yayında. Lakin iktidar adayının 17 yıl sonra "karşılıklı yayına çıkma" zorunda kalması bile muhalefet ismine bir muvaffakiyet sayılabilir.

Moderatör İsmail Küçükkaya büyük bir baskı altında işini yapmaya çalıştı. Bir kaç sorunlu alan vardı. Birincisi 3 dakikalık müddet adaylara kâfi gelmedi. Küçükkaya sorduğu soruları derinleştiren bir çizgi izlemek yerine genelde "saat tutan" konumda oldu. Yayın planlanan üzere 50’şer dakika iki kısım olmadı. Ek yapıldı. Plansızlık sorularda da vardı. Dünyada bu tip yayınlarda sorular kategorize edilir. Etraf, ulaşım, işsizlik üzere. Yayında bu olmadığı için karışıklık oldu."

'Ortaya sıkıcı bir tartışma çıktı'

Karar Müellifi Yıldıray Uğur ise 'Adaylardan biri saatine baktığında...' başlıklı yazısında program sayesinde 'mevsim normallerinin çok üstünde bir demokrasi havasını teneffüs etmiş olduk' dedi. Uğur'un yazısını şu biçimde devam ettirdi:

"Uzun bir müddet sonra televizyonda karşı görüşten bir siyasetçiyle tartışmanın amatörlüğü ve çekingenliği iki adayı da germişti. 17 yıl ortadan sonra bu türlü bir tartışma yapmanın hamlığı da formata yansımıştı. İkisi birleşince de ortaya sıkıcı bir tartışma çıktı.

Tekrar de tartışma sayesinde bir kaç saatliğine de olsa, teröristlik, hainlik, hırsızlık tezlerinin havalarda uçuştuğu mevsim normallerinin çok üstünde bir demokrasi havasını teneffüs etmiş olduk. Ortalarında TRT’nin de olduğu kimi kanallara yıllar sonra birinci defa ters görüşten biri çıkmış oldu. Gerekçesiz iptal edilmiş bir seçimin sandığından çıkan bildiri bile ülkedeki demokrasi çıtasının yükselmesini sağladı.

Lakin dünyada bütün siyasi tartışmalar bu kadar sıkıcı olmuyor. Özellikle adayların at başı gittiği bir yarışta seçim öncesi televizyon tartışmalarının son dakikada seçmen kararını ve seçimin sonucunu değiştirebildiğinin tarihte hayli örneği var."