Büyük Victoria Çölü’nde yaşayan Spinifex diğer bir adıyla Pile Nguru Kabilesi dünyanın en ilginç kabilelerinden… Yaptıkları sanat eserleriyle tanınan bu kabile yaklaşık 15 bin yıldır bu coğrafyada yer alıyor.
Yalnız bu topraklarda kalmak için verdikleri mücadele sizi çok şaşırtacak… Spinifex veya diğer adıyla ‘Pile Nguru’ Kabilesi, en sert iklimlerden birine sahip olan Büyük Victoria Çölü’nde yaşayan en az 15 bin yıllık Aborjin bir kabile.
Avrupalıların Avustralya’ya yerleşmesinden sonra, soğuk ve kuru bir işgal ortamında oldukları için Spinifex Kabilesi yalnız kaldı.Ancak bu durum, 1950’lerde değişti. Spinifex toprakları tarımsal nedenlerden dolayı değerli değildi fakat yabancılar bu çorak toprakları kullanmak için iyi bir sebep buldu; nükleer testler!
1953’te İngiltere ve Avusturya hükümetleri, Spinifex’in ana vatanında, onların rızası olmadan ve çok az uyarıyla nükleer bir bomba patlattı. Bu olaydan sonra, çoğu başka yerlere taşınıp, 1980’lerin sonuna kadar topraklarına geri dönmediler. Geri döndüklerinde, kendi bölgelerini geri alabilmek için zorlu bir savaş verdiler.
İlginçtir ki, bölgede bıraktıkları sanat eserleri, 1997’de onların yerli halk olduklarını ıspatlamalarında yardımcı oldu. Bireysel ve toplumsal birçok sanat eseriyle geniş bir beğeni topladılar. Şuan da kaç Spinifex üyesi mevcut belirlemek zor olsa da, Tjunjuntjara olarak bilinen en büyük toplulukları, 180-220 civarı kişiden oluşmakta.
Dünyada Spinifexler gibi ilginç şekilde hayatlarına devam eden kabileler var işte onlarla ilgili detaylar…
Düşmanlarının saldırısını önceden görmek için de köylerini dağın tepesine kurmuşlar. Konyakların geçmişi yüzyıllar öncesine dayanıyor. 1940’lardaki yasağa değin kafatası avcılıklarıyla meşhur olmuşlar. Düşmanını öldürüp kafasını koparmak genç erkekler için yetişkinliğe adım atmanın kanıtı olarak görülüyordu. Başarının ödülü ise yüze yapılan dövmeler. Nagaland’da son kafatası avcılığı 1969’da olmuş. Her Konyak evinde avlanan hayvanların kafatasları birer gurur kaynağı olarak sergileniyor. Kafatası avcılığı döneminde insan kafatasları da sergileniyordu fakat yasak yürürlüğe girince geçmişin bu izleri toprağa gömüldü.
Ayrıca çeşitli kuşlar, sürüngenler ve tuzlu su timsahlarına da ev sahipliği yapıyor. İlginç olansa orman içerisinde insan nüfusunun da bulunuyor olması… Yaklaşık 200 kişiden oluşan bir topluluk, orman bölgesi içerisinde yaşamlarını sürdürüyor. Bu insanların kaplan saldırılarına karşı bulunan korunma yöntemi gerçekten çok şaşırtıcı. 1989’lu yıllara dayanan yöntem 60 insanın kaplan saldırısı sonrası ölmesiyle başladığı söyleniyor. Kaplanın saldırı özelliklerinden birisini keşfeden orman işçileri başlarının arkasına maske takmaya başlıyorlar.
Maskeleri gören kaplanlar ise bu insanlara saldırmıyor. Nedeni ise çok şaşırtıcı… Eğer bir kaplanla göz göze gelirseniz, yaşama şansınız artar. Çünkü kaplanla göz göze gelmeniz demek kaplanın kendisini belli ettiği anlamına gelir ve kaplan başka bir av aranır. Bu yüzden Hindistan’da insanlar kafalarının arkasına yüz olacak şekilde maskeler takıyor. 18 ay içerisinde maske takmayan 29 kişi ise kaplanlar tarafından öldürüldü.
Berberi Kabilesi kadınları gelenekleri gereği yüzlerine, kollarına ve baldırlarına yeşil ve mavi karışımı bir renkle dövme yaptırıyor. Bu geniş coğrafyada göçebe ya da yarı-göçebe olarak yaşayan eski kabile… Berberilerin ‘Berberice’ adını verdikleri bir dile sahipler. Bu dilin alfabesi bugünkü İbraniceye oldukça benzemekte…