Avrupa Birliği, bugünkü zirvesinin ardından akşam yemeğinde Türkiye için racon kesecek. Türkiye’ye yönelik yaptırımları genişletmeyi ele alacak. Bu konuda bir taslak metin hazırlanmış bile.
Reuters haber ajansının ulaştığı taslak metin eğer hazırlandığı şekliyle kabul edilirse, 16 Temmuz 2019'da karar verilen yaptırımlara yenileri eklenecek ve "gerekirse halihazırda uygulamada olan yaptırımların kapsamı genişletilecek."miş.
Şimdi diyeceksiniz ki biz AB’ye ne yaptık da o bize yaptırım uyguluyor?
Öyle değil işte. Bizden şikayetçi olan bir değil, uzun bir kuyruk var bizimle ilgili şikâyet dilekçesi veren.
Mesela Yunanistan, Fransa ve Avusturya bizim ağır şekilde cezalandırılmamızı istiyor.
Almanya, İtalya ve İspanya ise “o kadar sert yaptırım uygulamayalım, yumuşak uygulayalım” diyor.
Hadi Yunanistan’ın derdi belli, 2 km’lik adasına 6 kilometre kıta sahanlığı istiyor.
Fransa da sömürgelerinde onların teröristlerini kovalamamızdan şikayetçi.
Fakat Avusturya’ya ne oluyorsa, o da bizi hiç sevmiyor.
Bir de hepsinin ortak şikâyeti, Türkiye’de insan haklarının olmaması.
Yalnız bunu söyleyen Fransa mesela darbeci Sisi’yi kırmızı halı serip karşılıyor.
Çünkü Sisi teröristlerle savaşıyormuş.
Terörist dedikleri de daha önce Mısır’da %52 oyla iktidara gelen ve daha sonra Sisi darbesi ile devrilip herkesin gözü önünde mahkeme salonunda hastalık numarası ile öldürülen rahmetli Mursi ve arkadaşları. Yani ülkenin yarısından fazlası…
Fransa’nın bir diğer derdi de Ermeniler. Fransa eskiden beri çok sever Ermenileri. 30 yıldır Azerbaycan toprağını işgal ettiği yetmiyormuş gibi bir de savaş çıkarıp sivilleri vuran Ermenistan yönetimi haklıymış. Türkiye, Suriye’den DEAŞ teröristlerini Azerbaycan’a taşıyıp Ermenilere saldırtmış. Ermeniler tekrar soykırıma uğruyormuş. Gerçi bu kadarını Birleşmiş Milletler yemedi, ayrıca PKK’nin Ermenilerin yardımına koştuğu da bir sır değil ama Fransa yine de bunu AB zirvesine taşıyacak.
Bir de Türkiye’de kadın hakları olmadığından şikayetçi ilginç bir grup var.
Avrupa’daki Kürt Kadınlar Hareketi TJK-E…
Bildirilerine göre “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türk rejiminin kadınları öldürücü politikalarına karşı 100 bin imza toplamayı ve Lahey Mahkemesinden Erdoğan’ı kadınlara karşı suç gerekçesiyle yargılamasını talep etmeyi” amaçlıyorlar.Kimlermiş bu kadınlar mesela? Onu da şöyle anlatıyorlar:
"2013’te Paris’te öldürülen, PKK’nın kurucusu Sabine Cansız ve aktivistler Fidan Doğan ve Leyla Saylemez; 2014’te Suruç’ta Kobani için düzenlenen bir yürüyüş sırasında öldürülen Kader Ortakaya; geçtiğimiz haziran ayında Rojava’da bir İHA’nın vurarak öldürdüğü Amina Waissi; Cizre’deki kuşatmada yiyeceksiz ve susuz olarak evlerin bodrumlarına saklanan ve hayatlarını kaybeden kadınlara ya da Mahmur sığınmacı kampı üzerine yapılan hava saldırısında katledilen kadınlara varıncaya kadar...”Yani PKK’nın kurucuları, haydutları…
Ama mesela listede kendi ilkel örgütlerinin infaz veya tecavüz ettiği yüzlerce kadın militan ve sivil yok.
Yine sadece adı çıktı diye daha 12 yaşındaki kızını ensesinden vurup infaz eden, suçu 10 yaşındaki oğluna yükleyerek hapis yatmayan sıradan hayvanlar yok listede.
Yahu, FETÖ'cü Enes Kanter bile bizden şikayetçi! Kanter bir Yunan haber sitesine bizi şöyle şikâyet etmiş:
“Erdoğan'ın Yunanistan'ın veya komşu ülkelerin hava sahasına ve deniz bölgesine saygı duymadığına inanıyorum. Yaz boyunca Türk hükümeti, Akdeniz'de, Yunan yetki alanı dahilindeki bölgelerde gaz ve petrol yataklarını araştırdı. Erdoğan hükümetinin Yunanistan ve Kıbrıs'a yönelik saldırısına tanık olduk. Erdoğan durdurulmalı. Uluslararası hukuka ve insan haklarına saygı göstermiyor. Sanırım 3-4 ay önce Ayasofya’yı camiye dönüştüren kendisiydi. Bu, diğer dinlere ve diğer kültürlere karşı tam bir saygı eksikliğini gösteriyor. Tüm Yunanlara ve Yunan hükümetine mesajım büyük bir teşekkürle özetlenebilir. İşkence gören tüm Türk mültecileri kabul ettiğiniz için teşekkür ederim.”Edeceksin tabi, Yunan’a teşekkür edeceksin herhalde bize değil.
Evet, suçumuzu öğrendik.
Peki, neymiş AB’nin bize yaptırımları?
AB, 16 Temmuz 2019'da Türkiye ile üst düzey temasları ve Kapsamlı Hava Taşımacılık Anlaşması müzakerelerini askıya almış; Türkiye'nin AB'den 2020'ye kadar alması öngörülen 145,8 milyon avroluk üyelik öncesi mali fonlarda kesintiye gitme kararı çıkarmış.
Ekim 2019'da yapılan Konsey toplantısında Kıbrıs'ın egemenlik haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle bazı isimlerin AB ülkelerine girişini yasaklamış ve bazı şirketlerle birlikte mal varlıklarını dondurmuş, AB üyesi ülke vatandaşlarının da bu kişi ve şirketlere fon sağlamasını yasaklamış. Şubat 2020'de listede yer almasına karar verilen iki isim var: Türk Petrolleri Anonim Ortaklğı (TPAO) yöneticileri Mehmet Ferruh Akalın ve Ali Coşkun Namoğlu. Akalın ve Namoğlu'na Avrupa Birliği ülkelerine giriş yasağı konmuş ve bu ülkelerdeki mal varlıklarının dondurulması kararı alınmış. Avrupa Birliği'ne bağlı kişilerin veya kurumların da bu iki ismin ulaşabileceği fonlara katkıda bulunması yasaklandı.
Belki farkında bile olmadınız ama AB bize epey bir sopa göstermiş, bu akşam da yenilerini gösterecekmiş.
Tabi unutulmaması gereken bir diğer nokta da AB’nin bir gözünün Biden’de olacağı. Çünkü Trump gittikten sonra Biden’den beklentiler yüksek. Trump bunlara “NATO’ya daha çok mali destek verin, Birleşmiş Milletlere borçlarınızı ödeyin” diye fırça atmıştı. Şimdi Biden’den Avro-Atlantik ittifakına daha sıcak bakması bekleniyor.Kısacası kendi yardıma muhtaç ve bir arada duramayıp İngiltere’yi kaçıran, borçlarını ödemediği için Yunanistan’a haciz koyan bir İttifak bize ceza kesecek…
Peki bizim hükümetimiz ne diyor bu akşamki zirve için?
Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu, “AB, dürüst bir ara bulucu olmalı.” demiş. Yani Yunanistan ve Fransa’nın aklına uymayın demiş.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da dün “AB’nin yaptırım kararları bizi çok fazla ırgalamaz…” demişti.Yani,
“Had len!” in kibarcası. @kalemciler