MAKÜ'de, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından desteklenen Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşması Programı kapsamında ekonomik değeri olan helix aspersa türü kara salyangozunun Burdur hayvan yettiriciliği için alternatif canlı olarak değerlendirilmesine yönelik proje, hayata geçirildi. 200 metrekare kuluçkahane, 200 metrekare de sera olmak üzere 400 metrekare alanda yürütülen projeyle çiftçilere alternatif gelir kaynağı sağlanması hedefleniyor.



'YAKLAŞIK 4 YILDIR FİZİBİLİTE ÇALIŞMALARI YAPIYORUZ'

MAKÜ İstiklal Yerleşkesi'ndeki Tarım, Hayvancılık ve Gıda Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi çiftliğinde hayata geçirilen proje MAKÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeki Yıldırım ve Doç. Dr. Mustafa Emre Gürlek tarafından yürütülüyor. Projeyle ilgili bilgi veren Prof. Dr. Zeki Yıldırım, "Salyangoz yetiştiriciliği çok uzun yıllardır hayalimiz. Bilimsel anlamda araştırıyoruz ama 'ekonomik anlamda da ülkemize ne katabiliriz' onu araştırıyoruz. Yaklaşık 4 yıldır salyangoz yetiştiriciliğiyle ilgili fizibilite çalışmaları yapıyoruz" dedi.



'ÇOK DEĞERLİ BİR BESİN'

En büyük sıkıntının Türkiye'de salyangoza yönelik iç tüketimin olmadığından bahseden Prof. Dr. Yıldırım, "Türkler olarak yemiyoruz ama çevremizde diğer Müslüman ülkeler bunu tüketiyor, Avrupa komple tüketiyor. Çok değerli bir besin. Özellikle son yıllarda Afrika'da açlığa karşı FAO'nun desteklediği ciddi salyangoz çiftlikleri kuruluyor. Çünkü balık eti kadar lezzetli eti var bunun. Esansiyel amino asitler bakımından zengin. Böyle olunca insanın yiyebileceği çok değerli bir gıda. Afrika'daki açlığa muhtemelen salyangozla çözüm bulmaya çalışıyorlar" diye konuştu.

'İÇ TÜKETİM OLMADIĞI İÇİN DIŞARI BAĞIMLIYIZ'

Türkiye'de salyangoz yetiştiriciliğinin ekstra bir gelir kaynağı olabileceğini anlatan Prof. Dr. Yıldırım, şöyle devam etti:

"Biz 100 aileye 5'er ton ürettirebilirsek 500 bin kilogram yapar. 4 euroya satılıyor ham halde, yani yıllık 200 bin euro getirisi olur. Aile başına 200 bin liralık bir gelir garantisi var bu işin. Ama en büyük engelimiz, iç tüketim olmadığı için dışarı bağımlıyız. Dışarıya bağımlı olduğumuz için dışarıya satabilmemiz için 100- 200 tona yakın üretimimiz olması lazım. Bizim 5 tonluk üretim tesisimiz gibi 40- 50 üretim bandı kurabilirsek dışarıya TIR'la gönderebilecek hale gelirsek o zaman insanlar bu işten ekmek yemeye başlayacak."

Salyangoz üretimiyle ilgili mevzuatın en büyük sıkıntı olduğuna işaret eden Prof. Dr. Zeki Yıldırım, yetkililerden bu sorunun çözülmesini talep etti.



'ASLINDA BAKILDIĞINDA ÇOK GÜZEL BİR İKİNCİ İŞ'

Doç. Dr. Mustafa Emre Gürlek de, "Projemiz kapsamında Burdur'da 3 çiftçiye yavru ve yem desteği verdik. Şu anda onların üretimleri devam ediyor. Burdurlu çiftçilere bu yıl da destek vereceğiz. Daha çok bayanlara yönelik eğitim verdik. Kadın girişimcilerin de bu doğrultuda çok istekleri var. Günlük olarak çok zorlayıcı işler yok. Sabah gelip temizliğini yapıp, daha sonra yumurtaları alıp inkübasyona bırakıp daha önce alınmış yumurtalardan çıkan yavruları seraya koymak şeklinde günlük bir rutin var. Akşam üzeri de güneş batımına yakın yemlemesini yapacaklar. Aslında bakıldığında çok güzel bir ikinci iş. Bir köyde büyükbaş, küçükbaş yetiştiriciliğinin yanında yıllık ortalama 5 tonluk güzel bir çiftlik kurulup, 100 aileye kadar çıktığımızda yıllık 5- 10 bin tonlara ulaşıldığında, kooperatifleşildiğinde çok güzel bir yan gelir olacak, çok güzel bir döviz girdisi olacak. Çiftçilere çok güzel bir alternatif gelir kaynağı. Mevzuatlardaki sıkışıklık aşıldığında çok güzel bir birinci iş olacak ama şu anda güzel bir alternatif yetiştiricilik olarak düşünüyorum" dedi.

KAYNAK: DHA