Bu gün Kasımın 10’u Saat 9’u 5 geçe ardına kadar aralanan ölümsüzlüğün kapısı.Hiçbir ölüm ölümsüzlüğe bu denli yakışmamış ve hiçbir ölümlü ölümsüzlüğü bu kadar hak etmemişti. 9’u 5 geçe bittiği sanılan o ömür ki öldü denilen bir ulusun ölümsüzlüğe uzanan ömrüne adanmıştı …İhanete ve gericiliğe karşı duranların başında öldüğü sanılan ölümsüz biri vardı ..Ölümsüzlüğün kapısıydı 10 Kasım sabahında Saat 9’u 5 geçe ardına kadar aralanan.Hiçbir ölüm ölümsüzlüğe bu denli yakışmamış. Ve hiçbir ölümlü, Ölümsüzlüğü bu kadar hak etmemişti …EVET ATAM, BİZE BIRAKTIĞIN EMANET VE ESERLERİN BİR BİR ÖLÜMÜ TADARKEN SENİN ÖLÜMSÜZLÜĞÜN KAT VE KAT ARTIYOR İÇİMİZDE... Rahat uyu ATAM… |
Yıl 1881, Selanik,
üPembe boyalı, iki katlı ev de,
Sarı saçlı, mavi gözlü
Bir çocuk dünyaya gelir.
Kim bilirdi ki, bu çocuk,
Bir gün yedi düvele meydan okuyacak.
Bir milleti esaretten kurtaracak.
Kim bilirdi ki, bu çocuk,
Bir ulusu, geri kalmışlıktan kurtarıp,
Modern dünyanın bir parçası yapacak.
üKim bilirdi ki, bu çocuk,
10 Kasımlarda saygı ve minnetle anılacak…..
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Biz, asıl suçluyu bir kenara bırakıp suçsuzlarla uğraşıyoruz!
Evet... Bugünkü ortamın tek suçlusu Atatürk'tür!..
Eğer bugün 60 milyon insanımız, Batı Trakya'daki Türkün durumunda değilse, bunun suçlusu odur!
Eğer 1923'te, kişi başına düşen ulusal geliri 70 dolar olan bir toplum, şimdi 2700 dolara ulaşmışsa; bunun suçlusu odur!
Eğer 1929 - 39 yılları arasında, bütün dünyada sanayi üretimi yüzde 19 artarken, Türkiye'de yüzde 96 artmışsa; bunun suçlusu odur!
Eğer Türk işçisi, Batı'daki gibi, çocuk yaşta yeraltında günde 14 - 16 saat çalıştığı dönemler yaşamamışsa; bir oy hakkı için bile, Fransız işçisi gibi, 59 yıl kanlı bir savaşım vermek zorunda kalmamışsa; bunun suçlusu odur!
Eğer Türk kadını; yasal olarak erkeğine eşitse; "köle" değilse, seçme ve seçilme hakkını, Fransız kadınından bile önce elde etmişse; kadınlar bugün Türkiye'de vali, bakan, başbakan bile olabiliyorsa; bunun suçlusu odur!
Eğer 1923'te Darülfünun'daki öğrenci sayısı 2100 olan bir Türkiye'de, bugün yüzbinlerce genç üniversitelerde okuyorsa; bunun suçlusu odur!
Eğer açık havadaki klasik müzik konserlerini onbinlerce genç izliyorsa; bunun suçlusu odur!
Eğer şeyhülislamlar "fetva" verip Kuran'ın Türkçe basımını engelleyemiyorsa; ezanlar düşman bayraklarının gölgesinde okunmuyorsa; bunun suçlusu odur!
Eğer bugün, Köy Enstitülü binlerce köylü çocuğu, kültür yaşamımıza damgalarını vurabiliyorsa; bunun suçlusu odur!
Eğer 1923'lerde Ortaçağ karanlığında yaşayan bir toplum, bugün 21. yüzyılın aydınlığında bir ölçüde yaşayabilmişse; bunun suçlusu elbette ki odur!
Atatürk'ün suçları saymakla bitmez.
ATATÜRK’ÜN ÖLÜMÜNÜN KAÇINCI YIL DÖNÜMÜ?ü
Bu yıl Atatürk’ün vefatının 82’nci yıl dönümü olacak. 10 Kasım Atatürk'ü Anma Günü ve Atatürk Haftasında her yıl Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk anılıyor.
Büyük Önder Atatürk'ün ebediyete intikalin dolayısıyla, saat 09.05'te her yıl sirenler çalıyor ve vatandaşlar saygı duruşuna geçiyor.
10 KASIM ANLAMI VE ÖNEMİü
10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü ve Atatürk Haftası’nda her yıl anma etkinlikleri düzenleniyor. 10 Kasım 1938’de Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ulu önder Mustafa Kemal Atatürk, çok sevdiği ülkesine ve hayata veda etti. Eğitime verdiği önem, kadına verdiği değer, hayvanlara karşı sevgisi ile herkese örnek olması gereken Atatürk’ün ölümü halkı da derin yasa boğdu. Sadece Türk halkını değil farklı milletlerin de sık sık örnek aldığı ve sevdiği bir liderdi. 1938 yılı 10 Kasım günü saat 9'u 5 geçe aramızdan ayrılan Atatürk o gün çeşitli etkinliklerle anılıyor.
10 KASIM 1953’TE NELER OLDU?ü
Mehmet Arif Demirer, Ankara Koleji'nde öğrenim gördüğü yıllarda okulun izci grubunda olduğunu ve arkadaşlarıyla birlikte 10 Kasım 1953'te Anıtkabir'de gerçekleştirilecek tören için seçildiğini söyledi.
Atatürk'ün naaşının Anıtkabir'e getirilmesi töreninin provasını önceden yaptıklarını belirten Demirer, "7 Kasım'da Anıtkabir'e geldik ve o gün herkesin nerede duracağı santim santim hesaplandı. 10 Kasım'ın provası yaklaşık 3 saat sürdü ve bizden başka kimse yoktu." diye konuştu.
Defin töreninin yapılacağı gün ise çok erken saatlerde Anıtkabir'e geldiklerini ifade eden Demirer, Atatürk'ün naaşının öğle saatlerinde askerlerin omzunda Aslanlı Yol'dan geçirilerek alana getirildiğini belirtti.
ANKARA VE SELANİK'TE AYNI GÜN TÖREN YAPILDI
Demirer, dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar, 2'nci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Başbakan Adnan Menderes ve Meclis Başkanı Refik Koraltan'ın Etnoğrafya Müzesi'nden yürüyerek Anıtkabir'e geldiğini belirterek, "Cumhurbaşkanı Celal Bayar benden yaklaşık 8 metre uzaktaydı. Çok iyi hatırlıyorum ki Bayar ağlayarak çok güzel bir konuşma yaptı. 70 yaşındaydı, Etnoğrafya Müzesi'nden Anıtkabir'e kadar 3,5 saat yürümüştü ve burada yarım saat ayakta kalmıştı." dedi.
3'üncü Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın, 1 Kasım 1952'de Selanik'e gittiğini anlatan Demirer, "Celal Bayar Selanik'te Atatürk'ün doğduğu evin boş ve bakımsız olduğunu görmüştü. Oranın da 10 Kasım 1953 gününe müze olarak yetiştirilmesi talimatını vermişti. O gün iki açılış birden yapıldı. Ankara'da Atatürk'ü vatan toprağına kavuşturduk, Selanik'te de bir törenle Atatürk Müzesi açıldı. Bunlar Türk siyasi tarihindeki çok önemli olaylardır ve Celal Bayar'ın her ikisinde de çok büyük hizmetleri olmuştur." diye konuştu.
Demirer, törene babası Arif Demirer'in PTT Genel Müdürü, amcası Galip Demirer'in ise Afyon Halkevi Reisi olarak katıldığını belirterek, babasının Menderes hükümetinde ulaştırma bakanlığı görevini üstlendiğini anlattı. Demirer, "O gün yaşadıklarımızı babamla çok kez konuştuk. Babam o gün PTT Genel Müdürü olarak Anıtkabir pulları çıkardı. 1956'da ise Ulaştırma Bakanı olarak Zübeyde Hanım'ın pullarını çıkardı. Onun için Demirerlerin Atatürk ile pul üzerinden bağı olmuştu." ifadelerini kullandı.
"O GÜN ANKARA'DA ATATÜRK VARDI"
Atatürk'ün naaşının Anıtkabir'e defnedilmesine şahit olmak isteyen binlerce kişinin başkente geldiğini söyleyen Demirer, yaklaşık 70 bin kişinin törene katıldığını ve o günün şartlarına göre bunun ciddi bir rakam olduğunu belirtti.Demirer, soğuk olmayan güneşli bir kasım gününde törenin gerçekleştiğini ifade ederek, "O gün Ankara'da Atatürk vardı. 7'den 70'e kadar herkes Atatürk'ü teneffüs ediyordu. İnsanlar o gün Ankara'da olabilmek için uzak yollardan, çok geri ulaşım imkanlarıyla gelmişti. Ankara'nın otelleri yeterli olmadığı için kaldırımlarda yattılar. Sadece o anı yaşayabilmek için buraya gelmişlerdi." diye konuştu.